“Başrollerini George Clooney ve Britt Robertson’ın paylaştığı Tomorrowland, distopya düşüncesinin hakim olduğu filmlerden. Yapımcılığını Disney’in üstlendiği filmin diğer filmlerden farkı ise hitap ettiği kesimin “her yaştaki” çocuklar oluşu.”

İnsan her zaman daha iyisini istemiştir. Hayal gücünün etkisiyle birlikte ise daha iyinin yerini ideal kavramı almıştır. İnsanlar hayalini kurduğu, ideal olarak adlandırdığı bu dünyaya daha da yaklaşmaya çabalar. Fakat ironiktir ki başta edebiyat olmak üzere birçok alanda idealin değil, ideal olmayanın dünyası aktarılır. Huxley’nin Brave New World’ü, Ray Bradbury’nin 451 Fahrenheit’ı edebiyattaki distopya örneklerinin aklıma gelen ilk örnekleri. Sinemada ise bunun birçok örneği var, hatta ilk aklıma gelen Terminator, Matrix serileri bile tamamen bir distopya üzerine kurulu. Hatta dünyanın geleceğine ilişkin piyasadaki hemen hemen her film bir distopya sunuyor. Hepsinin de sonu hemen hemen aynı, geleceğin değişebileceği.

Şimdi sormak istiyorum, hiç ümitsizliğe kapılan oldu mu? Hani dünyanın son 20 yıl içinde karanlığa gömüleceğini, her yerde fırtına ve felaketlerin olacağını, dünyanın yok olma eşiğine geleceğini düşünen oldu mu? Açıkçası pek sanmıyorum. Evet, illa geleceğin karanlık olacağını düşünenler vardır, ama bunun son 15 yıl içinde olabileceğine inananların sayısının pek de fazla olduğunu düşünmüyorum. Örnek verelim, insanlar sevdikleri bir manzara bozulduğunda bile hemen bir tepki verirken, sevdikleri bir bütünlüğün bozulması ihtimalini nasıl göz ardı edebilir? Boğazda yalısı, boğaza bakan bir evi olan bir insan nasıl olur da çöken ve kirlenen bu manzaraya karşı çıkamaz? Hepsinden öte, insani değerler ve zevklerden öte sırf verdiği paranın boşa gitmemesi için bile bu çıkışı yapıp yaşananlara bir dur diyebilir. Fakat yine de özellikle de sinema sektörünün distopyalardan vazgeçmeyeceğini, kötücül senaryolara aç milyonlarca insanı doyurmaktan yılmayacağını adım gibi biliyorum.

Son olarak başrollerini George Clooney ve Britt Robertson’ın paylaştığı Tomorrowland de yine distopya düşüncesinin hakim olduğu filmlerden. Yapımcılığını Disney’in üstlendiği filmin diğer filmlerden farkı ise hitap ettiği kesimin “her yaştaki” çocuklar oluşu. 7’den 70’e her yaştan çocuğun sahip olduğu iyimserlik düşüncesine temas eden film, yine bu kötücül dünyanın sonunu insanların getireceği mesajını veriyor. Yaşları, mesleği, durumu ne olursa olsun inanan ve çabalayan insanlar sayesinde dünyanın karanlık geleceğinden uzaklaştığını dillendiren film, izleyiciye sunduğu eğlencenin yanı sıra farklı bir dünya da sunmaya çalışıyor. Genellikle kullanılan gelecekten bir parça ya da farklı bir dünyanın varlığını insanların (hayal gücü olanların) yarattığı bir dünyayla sağlayan yapımda satır aralarında “insan isterse başarabilir” mesajı gizli.

Oyunculuğunun pek de önem arz etmediği, dikkatli ve beklenti sahibi olan izleyiciyi tatmin edemeyecek olan film, hem çocukları eğlendirmesi ve onlara keyifli bir vakit sunmasıyla hem de belli bir bilinci onlara çocuk olduklarını belli etmeden yerleştirmesiyle başarılı bir film. Okulların kapanmaya başladığı şu sıralarda ailelerin de eğlenebileceği, her yaştan izleyiciye hitap eden keyifli bir yapım. Tavsiye ederim.

IMDb Puanı: 6.5/10

İlginizi çekebilir: 2000’lerden İzlemeniz Gereken 10 George Clooney Performansı