İlk bakışta sırlarını ele vermeyen, meraklı gözlerle bakıp, araştırdıkça yavaşça gizemine ulaştığımız bir sokaktan iniyoruz Karaköy’e. Eski hanlar, elektrik dükkânları ve iş merkezleriyle dolu Şair Ziya Paşa Sokak’tan yürüyoruz. Binalara hayretle bakıp, sokak isimlerinden anlamlar çıkarıyoruz. Tünel metrosunun 45 yıllık makine teknikeri Gökhan Usta ile bir tatlı sohbet, elektrik neonları arasında gözümüze güzelliğiyle çarpan yüzyıllık apartmanlar, bir sokağın lakerdaya uzanan hikâyesi, mis gibi tarçın kokuları, süksesi üzerinde İtalyan mimarisi eşlik ediyor bu rotaya. 

00-9
Beyoğlu Tünel | Fotoğraf: Deniz Yılmaz Akman

Gözüme Çarpanlar

Tünel ve Binası: İstiklal’de yürürken önünden geçip gittiğimiz, bazen yürümek zor geldiğinde Karaköy’e inmek için kullandığımız füniküler sistemine ev sahipliği yapan Tünel binası, tam karşısında ise bu raylı hattın tüm işleyişinin gerçekleştiği çalışma dairesi var. Tarihte, Londra’dan sonra  en eski ikinci yer altı raylı toplu taşıma sistemi Tünel metrosu. Bu yüzden de her zaman özel bir yeri var.

01-2-6
Tünel  | Fotoğraf: Deniz Yılmaz Akman

Karaköy’ün dik yokuşlarını tırmanmak zor olduğundan düşünülmüş olan bu raylı sistemin mühendisi Fransız Eugène-Henri Gavand. Kendisi, Abdülaziz döneminde İstanbul’a seyahat için gelip yokuşun zorluğunu görüp dile getirmiş projesini. Padişahı ikna ettikten sonra da İstanbul’un ilk metro yapımı çalışmalarına başlanmış. 1867 yılında tasarladığı bu füniküler sistemi, 1875’te hizmete açılmış. 1910’larda inşa edilen Metrohan binası ise ilk olarak gar binasına ait otel olarak düşünülmüş. Fakat daha sonradan ofis olarak kullanılmaya başlanmış. Günümüzde, Tünel metrosunun üst katlarındaki daireler, İBB Miras tarafından restore edilip, farklı bir amaçla kullanıma açılması bekleniyor.

  • Tünel Meydanı’ndan İlk Belediye Caddesi’ne doğru ilerlediğimiz rotamıza devam etmeden önce, durup bir kahve eşliğinde yüzlerce kitabın sayfalarını karıştırmak için Arkadaş İş Hanı’ndaki Kırmızı Kedi Pera’ya uğramak, aklımızın bir köşesinde olsun.
02-23
Beyoğlu Müellif Sokak | Fotoğraf: Deniz Yılmaz Akman

Müellif Sokak ve Evleri: Tünel’den devam ederek vardığımız; Şahkulu Mahallesi’ndeki Müellif Sokağı, Beyoğlu’nun Osmanlı döneminden kalan tarihi binalarına ev sahipliği yapıyor. 20. yüzyıl’ın göz alıcı mimarilerinden, Neşe (Nersesyan) Apartmanı kırmızı tabelasıyla hemen dikkat çekiyor. Müellif Sokak ile İlk Belediye Caddesi’nin tam kesiştiği köşeye konumlanmış Apergi Apartmanı da o dönem mimarisini sevenler için önünde uzunca durup izlemelik.

03-24
Beyoğlu Müellif Sokak’ın Evleri | Fotoğraf: Deniz Yılmaz Akman

Sokakta tarihi binalar dışında tasarım butikleri, antikacılar ve bir kafe bulunuyor. Bazı dükkânların önüne bahar aylarında masa sandalye atılır. Kışın, üzerleri kardan bembeyaz olmuş kırmızı yılbaşı çiçekleriyle başka türlü dile gelir bu sokak. Her köşe başında mama arayan kedileriyle, Beyoğlu’nun geri kalan seslerinden sıyrılıp kısmen sakin sayılan sokağın ahenkle şakıyan kuşları çağırır sizi bahar aylarında bu sokağa.

Not: Müellef Sokak’ın kesiştiği köşeden dönüp, ismini tam karşısındaki belediye binasından alan İlk Belediye Caddesi’ne saptığımızda da benzer güzellikteki yapılar sıralanıyor. Arkadaş İş Hanı ile başlayan ve birbirinden süslü evlerle devam eden sokakta, kapı girişlerine dikkatle bakarsanız 1890’lı tarihlerinin işlendiğini görürsünüz.

04-20
Çinili Han | Fotoğraf: Deniz Yılmaz Akman

Çinili Han: Müellif Sokak’tan İlk Belediye Caddesi’ne doğru devam ettiğimizde sakinlik geride kalmıştır çoktan. Neon ışık renklerinin, elektrikçilerin önüne yanaşmış kamyonlardan taşınan eşyaların, birbiriyle uyumsuz tabelaların arkasına gizlenmiş kabartmalı tarihi yapıların arasındayız artık. Bu noktadan itibaren, İstanbul’un bize öğrettiği “detaylarda güzelliği arama” pratiğini uygulamaya geçiriyoruz.

cinili-han
Çinili Han’ın çinileri ve eski tabelası| Fotoğraf: Deniz Yılmaz Akman

Tüm bu karmaşanın ortasında, karşımıza çıkan heybetli han, 1910’da İtalyan bir mimar tarafından yapıldığı düşünülen Çinili Han’dır. Demiz Özlü’nün, hayatını  kaleme aldığı birçok kitabında yazarın bir dönem yaşadığı apartman olarak geçer burası. Üst katından gördüğü Galata Kulesi ve Haliç manzaralarını anlatır yazar. Günümüzde artık konut olarak değil iş hanı olarak kullanıldığını ve müzik stüdyolarına ev sahipliği yaptığını görürüz. Hatta, bu yüzden “stüdyolar hanı” (tabelasına da eklenmiş) olarak da anılır. Bir de en alt katında bir çaycı vardır, gelip geçenlerin ve esnafın uğrayıp taburelerinde çay içtiği. Hanın halen duran eski tabelasında Rue Karanfil, 1910 Tschinili Han yazar.

08-15
Şair Ziya Paşa Sokak’ın Hanları | Fotoğraf: Deniz Yılmaz Akman

Lakerdacı Sokak’ın Hikayesi

İlk Belediye Caddesi’nden yokuş aşağı yürürken ilk sağa devam eden sokağa saparsanız tabelada, Lakerdacı yazdığını görürsünüz. Aslında sokak isimleri semtlerin eski dönemlerindeki sosyolojisine de ışık tutar. Galata ve Karaköy, 19 ve 20.Yüzyıl’da Musevilerin yoğunlukta olarak yaşadığı yerler. Lakerdayla ilişkilendirilmesi olası çünkü lakerda Musevilerle anılan bir meze.

Fal bakar gibi heyecanla sokak isimlerinin anlamını çözmeyi seviyorsanız harika bir denklem karşınızda! İspanyolca La Kerida kelimesinden (istenince olan şey veya la querida – kadın sevgili) gelen lakerda yiyeceği, tarih boyunca Museviler ve Rumlar tarafından yapılmış. Torik veya palamut balığını günlerce tuzda bekleterek, meşakkatli bir süreçten geçirildikten sonra sunuluyor. Malaga’da yaşamış Musevi bir balıkçının bu ismi buluş hikâyesine kadar uzanan bu balık mezesinin muhtemelen satıldığı yer olan sokağa Lakerdacı denilmiş. Bu yüzden, Sefarad Musevilerinin Karaköy sokaklarına bıraktığı izlerden biri sayılabilir.

09-14
Laleli Çeşme – Raimondo d’Aronco | Fotoğraf: Deniz Yılmaz Akman

Şair Ziya Paşa Sokak: İlk Belediye Caddesi’nin devamının bağlandığı sokak Şair Ziya’dayız. Eskiden bu yokuş, Yahudi Yokuşu olarak anılırmış. Bu sokaktaki iş hanlarına tek tek baktığında, binaların ihtişamının artık geride kalıp, bu yapıların sadece bir “depo” işlevi görmesine üzülür, hayıflanır insan. Ama yine de detayları görmesini bilenleri sürprizleriyle şaşırtır Şair Ziya. Örneğin, Modern Palas, art-nouveau yapısı; kabartmaları ve demirden süslü balkonlarıyla yıllara karşı direnir.

Laleli Çeşme: Karaköy’e doğru ilerlerken aniden karşımıza çıkan ve etrafındaki hiçbir şeyle  bağdaşmadığından dolayı insanı şaşırtan çeşme, 1900’lerin başında o dönemin en ünlü İtalyan mimarlarından Raimondo d’Aranco tarafından yapılmış. Art-nouveau süslemeleriyle bezenmiş çeşme, bulunduğu yan sokağa da Laleli Çeşme Sokağı adını vermiş.

İtalyan Sinagogu: Galata Musevileri cemaatinden ayrılıp, İtalyan Musevileri tarafından 1800’lerde kendi toplulukları için kurulan sinagog, 1900’lerde yeniden yapılmış. Günümüzde bazı özel günler ve Şavuot Bayramı için açılıyor.

10-60
Galata surlarının Kalıntıları | Fotoğraf: Deniz Yılmaz Akman

Galata Sur Kalıntıları: Sinagogun hemen yanındaki boşluktan baktığınızda tarihi Galata surlarının günümüze kadar gelebilmiş kalıntılarını göreceksiniz. Cenevizliler tarafından 14. yüzyıl’da Galata Kulesi ile birlikte, Galata’yı çevreleyecek şekilde yapılan surlar 19.Yüzyıl’dan itibaren yıkılmaya başlanmış. Günümüze sadece küçük bir kısmı kalmış.

  • Şair Ziya Paşa Sokak’tan Karaköy’e inmeden önce Okçu Mustafa Sokak üzerinden Şişhane’ye doğru yürüyüp, döner molası verebilirsiniz. Dönerci Engin Usta’nın mis gibi tarçın kokulu dükkânında tombik pide arası döner yerken, bu çevredeki banka ve ofislerde çalışan beyaz yakalıların da buraya öğlen saatlerinde akın ettiğini göreceksiniz.
12-49
Bankalar Caddesi | Fotoğraf: Deniz Yılmaz Akman

Bankalar Caddesi: Karaköy’ün en iyi korunmuş sokağındayız. Burası, bankaların yan yana sıralandığı, Alexandre Vallaury gibi önemli mimarların hünerlerini sergilediği sokak. Osmanlı’daki ilk bankalar sokağı, bir üst paralelinde olan Banker Sokağı’na kuruluymuş. İlk Osmanlı Bankası’nın hazineleri, şimdiki Salt Galata binasına taşınmadan önce, Banker Sokak’ta yer alan Sen Piyer Hanı içinde yer alıyormuş. Daha sonra, Vallaury bu caddedeki bu modern görünümlü binayı, Osmanlı Bankası olarak kullanılması için inşa etmiş.

11-53
Bankalar Caddesi – Tarihi binaların Kapıları | Fotoğraf: Deniz Yılmaz Akman

Caddede duvarlarının bir kısmı 1300’lere kadar uzanan Bereket Han, Merkez Bankası binası, Sümerbank ve Deutsche Bank binası, eski Osmanlı Bankası yeni Salt Galata binası ve Kamondo Merdivenleri dikkatleri üzerine çeken başlıca yapılardan. Detaylı bilgileri Galata: Sesler, Görüntüler ve Bir Tatlı Kaos yazısından okuyabilirsiniz.

  • Rotayı Karaköy’de sonlandırırken, geniş salonunda, günlük menüsü eşliğinde günün keyfini çıkaracağınız Galata Salon aklınızda olsun.
16-25
Bankalar Caddesi’nde Bir Sokak Lezzeti |Fotoğraf: Deniz Yılmaz Akman

Not: Genelde Karaköy çevresinde olan, Kamondo merdivenleri karşısında veya Salt Galata önünde denk gelebileceğiniz seyyar satıcının sattığı keleklerden tatmayı unutmayın! Karaköy’ün meşhur Arnavut ciğercisi dışında, en eski sokak lezzetlerinden biri bu kelekler. Üzerine biraz tuz eklenerek yeniyor.

15-33
Tünel Metrosu Makine Teknikeri Gökhan Usta | Fotoğraf: Deniz Yılmaz Akman

Ayaküstü Sohbetler

Tünel Meydanı’ndan geçip de tünel metrosunun nasıl çalıştığını hiç merak ettiniz mi? Veya binanın dimdik bacasına bakıp, kapısı bazen aralık olan atölyesine göz attığınız oldu mu? Olur da denk gelirseniz, merak edip de metronun tam karşısındaki binadan içeri adım atarsanız Gökhan Usta ile tanışmanız olası.

Kendisi 1977’den beri tünel metrosunun işleyişinde büyük rol oynuyor. Makine teknisyeni olan Gökhan Usta, buradaki makine dairelerinin kontrolünü sağlıyor, arıza var mı yok mu diye denetliyor. Tünel metrosunu yapan mühendis Eugène-Henri Gavand’dan kalan çizimleri, eskilerden beri bu sistemin nasıl işlediğini ve mesleğinin sırlarını meraklılarına severek anlatıyor.

Kapak Fotoğrafı: Deniz Yılmaz Akman

İlginizi çekebilir: Deniz Yılmaz Akman’dan Cibali’den Fener’e Tarih Dolu Bir Rotadan Notlar