Dijital teknolojinin yükselişi ve ana akım sinemanın tekelci duruşu nedeniyle neredeyse yok olmakta olan beyaz perdede film izleme deneyimini yaşatmayı amaçlayan ve sinemaya gönülden bağlı izleyicilerin adeta ikinci yuvası olan Sinematek/Sinema Evi, yeni sezon programını kısa süre önce açıkladı.

sinematek-sinema-evi-guz-2024
Sinematek/Sinema Evi Güz 2024 | Fotoğraf: Sinematek/Sinema Evi

27 Ekim 2024 – 31 Ocak 2025 tarihleri arasında Amerikan sinemasında devrim yaratan Yeni Hollywood akımına adanmış bir seçkinin yanı sıra Macar sinemasının klasiklerinden, dünya sinemasının yeni restore edilmiş başyapıtlarına, feminist avangart sinemacı Germain Dulac’ın erken dönem şaheserlerinden sinemamızın yeni bağımsızlarına uzanan geniş bir yelpazede 40’tan fazla filmin yer aldığı Güz 2024 programında ayrıca Sinematek/Sinema Evi’nin ikinci restorasyon projesi Aysel, Bataklı Damın Kızı (1935) da yenilenmiş kopyasıyla ilk kez seyirciyle buluşacak. Ben de bu kapsamda yeni dönem programında sinemaseverleri nelerin beklediğini ve çok daha fazlasını Sinematek/Sinema Evi Program Koordinatörü Uğur Bayazıt ile konuşma fırsatı buldum. Filmlerin büyülü dünyasında kaybolacağımız bir yeni dönem program olmasını diler, keyifli okumalar dilerim.

ugur-bayazit
Uğur Bayazıt | Fotoğraf: Uğur Bayazıt

Sinematek/Sinema Evi’nin yeni programını konuşmadan önce dilerseniz geçtiğimiz sezonunun bir değerlendirmesini dinleyelim sizden?

Geçtiğimiz sezon Sinematek/Sinema Evi için oldukça hareketli geçti. Sinematek/Sinema Evi’nin ilk restorasyon projesi olan ve Kurukahveci Mehmet Efendi desteği ile yenilenen Erden Kıral’ın Hakkari’de Bir Mevsim adlı filmini sinemaseverler ile buluşturduk. Yıl boyunca gerçekleştirdiğimiz programlar kapsamında Jean-Luc Godard, Chantal Akerman, Sergey Parajanov gibi auteur yönetmenlerin filmlerine yer vermemizin yanı sıra doğumunun 100’üncü yılında, dünyaca ünlü İtalyan aktör Marcello Mastroianni’nin unutulmaz filmlerini Sinematek/Sinema Evi izleyicilerine sunduk. İlkbahar programımız kapsamında Harry Kümel gibi nev-i şahsına münhasır bir kült yönetmeni ve dünyaca ünlü usta yönetmen Asghar Farhadi’yi ağırlama imkanımız oldu. GAIN sponsorluğunda gerçekleştirdiğimiz Asghar Farhadi masterclass’ı geride bıraktığımız sezonunun en heyecan verici etkinliklerinden biriydi. Temmuz ayında kapılarını kapayan Sinematek/Sinema Evi, Kadıköy Belediyesi’nin düzenlediği Kalamış Yaz Festivali kapsamında gerçekleştirilen ve seyircinin büyük ilgi gösterdiği açık hava gösterimlerini kürate ederek her yaz olduğu gibi bu yaz da açık hava gösterimlerine devam etti.

dog-day-afternoon-kopeklerin-gunu
Dog Day Afternoon (Köpeklerin Günü) | Fotoğraf: Sinematek/Sinema Evi

Peki gelelim 40’tan fazla filmin yer aldığı Güz 2024 programına. Bu yeni programda sinemaseverleri neler bekliyor?

27 Ekim – 31 Ocak tarihleri arasında yer alan güz programımız kapsamında net rakam vermek gerekirse 46 filmi Sinematek/Sinema Evi izleyicileri ile buluşturuyoruz. Ana programımız olan Yeni Hollywood programı kapsamında Martin Scorsese, Francis Ford Coppola, Alan J. Pakula, Sidney Lumet ve Sydney Pollack başta olmak üzere gerek Amerikan gerekse dünya sinemasının yönünü değiştiren dünyaca ünlü Amerikalı yönetmenlerin başyapıtlarına yer veriyoruz. Bu program kapsamında Taksi Şoförü, Köpeklerin Günü, Konuşma, Atları da Vururlar, Aşk Mevsimi, Korkuluk gibi modern klasiklerin de yer aldığı 15 filmden oluşan Yeni Hollywood seçkisini Sinematek/Sinema Evi izleyicileri ile buluşturmaktan büyük mutluluk duyuyoruz. Yeni Hollywood programının yanı sıra güz programında Türkiye ve Macaristan arasındaki dostluk anlaşmasının 100’üncü yıl dönümü olması dolayısıyla Macar Kültür Merkezi ile iş birliği yapıyoruz. Macar sinemasından derlediğimiz seçki kapsamında Zoltán Fábri, István Szabó, Miklós Jancsó gibi Macar Yeni Dalga akımının öne çıkan yönetmenlerinin yanı sıra Judit Elek ve István Gaál gibi ülkemizde pek bilinmeyen yönetmenlerinin de önemli filmlerini gösteriyoruz. Bu yıl üçüncüsünü gerçekleştirdiğimiz Il Cinema Ritrovato İstanbul’da programında yine dünya sinemasının modern klasiklerini 4K olarak yenilenmiş kopyaları ile gösteriyoruz.

shichinin-no-samurai-yedi-samuray
Shichinin no samurai (Yedi Samuray) | Fotoğraf: Sinematek/Sinema Evi

Bu yılki programda Milos Forman’ın sekiz Oscar ödüllü unutulmaz filmi Amadeus’u 40’ıncı ve Akira Kurosawa’nın başyapıtlarından biri olan Yedi Samuray’ı 70’inci yıl dönümünde sinemaseverler ile buluşturuyoruz. Programda ayrıca François Truffaut’nun ikinci filmi Piyanisti Vurun’u, Robert Altman’ın devrimsel western’i McCabe ve Bayan Miller’ı, John Boorman’ın başyapıtı Kurtuluş’u ve Michael Powell’ın zamana meydan okuyan Kadın Katili adlı filmini izleyebilirsiniz. Sinematek/Sinema Evi’nin gelenekselleşmiş yan bölümlerinden biri olan Sessiz Perşembe adlı programımızda ise avangart sinemanın öncülerinden Germaine Dulac’ın üç filmini gösteriyoruz. Her yıl Film Kooperatifi iş birliği ile programladığımız bağımsız sinemamızın başarılı örneklerini de ekip söyleşileri eşliğinde göstermeye devam ediyoruz.

Yeni program hiç kuşku yok ki birçok sinemaseveri çok mutlu etti çünkü Sinematek/Sinema Evi’nin önceki sezonlardaki programlarına baktığımızda Alman, Fransız ve İtalyan filmlerinin ağırlıklı olduğu seçkilerle karşılaşıyorduk ve bu biraz olsun kısır döngü yaratmıştı. Fakat bu durum geçtiğimiz sezondan itibaren değişmeye başladı. Bu sezon ise Yeni Hollywood seçkisi ile başka bir boyuta taşındı. Bu doğrultuda Sinematek/Sinema Evi’nin programlarını hazırlarken sürecin nasıl işlediğini dinleyebilir miyiz? Hazırlık aşamasına ne zaman başlıyorsunuz ve süreç hangi adımlardan oluşuyor? Programı belirleme sürecinde hangi küratöryel dokunuşlarda bulunuyorsunuz? Belli bir bütünlük olması adına dikkat ettiğiniz noktalar neler ve süreç içinde sizi en çok hangi faktör(ler) zorluyor?

Neredeyse yılın tamamına yayılan bir akışımız olması nedeniyle bir programın çalışmalarını tamamlayıp program açılışını yaptıktan hemen sonra yeni programın çalışmalarına başlıyoruz. Sinematek/Sinema Evi Sanat Yönetmeni Emin Alper katılımında yaptığımız toplantılarda bizi heyecanlandıran akımlar, yönetmenler, türler, oyuncular ve filmler üzerinden yaptığımız sohbetler doğrultusunda bir yol haritası belirliyoruz. Yol haritasını belirlerken sponsorluklar, dönem dönem iş birliği yaptığımız konsolosluklardan ve kültür merkezlerinden aldığımız destekler ve program maliyetleri gibi dinamikleri de göz önünde bulunduruyoruz. Hazırlık süreçlerimizde bizleri en çok Avro üzerinden ödediğimiz gösterim telifleri, çeviri ve alt yazı masrafları gibi mali faktörler zorluyor.

requiem-agit
Requiem (Ağıt) | Fotoğraf: Sinematek/Sinema Evi

Programlarımızda elimizden geldiğince farklı ülke sinemalarına yer vermeye çalışıyoruz. Sizin de dediğiniz gibi Yeni Hollywood programı bu açıdan Sinematek/Sinema Evi için çok önemli bir adım. Bu doğrultuda gelecek programlarımızda da ön çalışmalarını yaptığımız pek çok sıra dışı program alternatifini sinemaseverler ile buluşturmayı hedefliyoruz. Ne var ki, başta Fransız ve İtalyan sineması gibi sinemanın temellerini oluşturan, sinema tarihinin belli bir dönemini domine etmiş ülke sinemalarına ve bu sinemaların temsilcilerinin önemli işlerine de yer vermeye devam edeceğiz.

Sinematek/Sinema Evi, Kurukahveci Mehmet Efendi desteği ile sinemamızın film mirasını yaşatmak için de somut ve çok kıymetli adımlar atmaya başladı. Bu doğrultuda ilk film restorasyon projeniz Ferit Edgü’nün 1964’te er-öğretmen olarak görev aldığı Hakkâri’nin Pirkanis köyündeki deneyimini düşsel bir kurguyla anlattığı 1977 basımı romanı O’nun Onat Kutlar tarafından romanın ruhuna uygun biçimde senaryolaştırılıp 1982’de Erden Kıral tarafından beyazperdeye uyarlandığı “Hakkâri’de Bir Mevsim” olmuştu. İkinci restorasyon projeniz ise Muhsin Ertuğrul’un “Aysel, Bataklı Damın Kızı” filmi oldu. Özellikle bu filmi seçmenizin nedeni neydi ve restorasyon süreci nasıl gerçekleşti? Meraklıları için bu sürecin ayrıntıları da öğrenmek isterim.

Bahar programımızda Sessiz Perşembe kapsamında gösterdiğimiz Victor Sjöström seçkisi üzerinde çalışırken Sjötröm’ün yönettiği ve İsveçli kadın yazar Selma Lagerlöf’un hikayesinden uyarlanan The Girl from Marsh Croft adlı sessiz filmin kopya durumunu araştırıyorduk. Araştırma sırasında Muhsin Ertuğrul’un Aysel, Bataklı Damın Kızı adlı filminin de aynı hikayeden uyarlandığını fark ettik. Victor Sjöström’ün filmlerini yenileyen İsveç Film Enstitüsü ile yaptığımız yazışmalar sonrasında pek çok kez beyaz perdeye uyarlanan hikayenin ikinci uyarlamasının bizim sinemamızdan yenilemeyi düşündüğümüz aday filmler listesinde çıkması Aysel, Bataklı Damın Kızı’nı üst sıraya taşıdı. Filmin hak sahipleri ile görüşmeler tamamlandıktan sonra restorasyon sürecine geçildi. Filmin 35mm bobinleri Prof. Sami Şekeroğlu Sinema-TV Uygulama ve Araştırma Merkezi’nde dijital olarak tarandıktan sonra restorasyon işlemleri Ahmet Hızarcı kontrolünde Atlas Post Production’da yapıldı.

aysel-batakli-damin-kizi
Aysel, Bataklı Damın Kızı | Fotoğraf: Sinematek/Sinema Evi

Sinematek/Sinema Evi’ndeki gösterimlere keyifle katılan bir sinemasever olarak Sessiz Perşembe kapsamındaki filmlere ayrı bir önem veriyorum. Filmlerin özellikle canlı müzik eşliğinde gösterilmesi, pek çoğu 100 yıldan eski filmlerin o dokusuyla bir araya gelince harika bir izleme deneyimi sunuyor. Bu yönde seyircilerden gelen yorumlar neler oluyor? İlerleyen dönemlerde bu seçkinin daha çok filmle gerçekleştirilmesi adına çalışmalarınız var mı?

Okan Kaya’nın müzik danışmanlığını yaptığı ve sponsorluğunu Kurukahveci Mehmet Efendi’nin üstlendiği Sessiz Perşembe gösterimleri sayesinde sadece sinemanın erken dönemine ışık tutmakla kalmıyor, birbirinden yetenekli yerli ve yabancı pek çok müzisyeni de Sinematek/Sinema Evi’nde ağırlama imkanı buluyoruz. Film gösterimini canlı müzik eşliğinde daha farklı bir deneyime dönüştüren Sessiz Perşembe gösterimlerimiz ile ilgili seyircilerden de çok güzel yorumlar alıyoruz. Programlarımızın yoğunluğu nedeniyle Sessiz Perşembe seçkisini genişletmemiz şu an için mümkün görünmüyor ama imkanlarımız el verdiği sürece gösterimlere devam etmeyi hedefliyoruz.

la-cigarette-sigara
La Cigarette (Sigara) | Fotoğraf: Sinematek/Sinema Evi

Evde film izleme, ilk olarak 1970’li yıllarda Betamax kasetlerle hayatımıza girip sonrasında VHS’ler, CD’ler, DVD’ler ve en kötüsü olan korsan sitelerle varlığını sürdürdü. İşin içine dijital platformların da girip çeşitliliğin artmasında sonra aslında sinema salonları için kaçınılmaz olan durum pandemiyle birlikte hızlanmış oldu. Şu an film festivalleri, özel gösterimli etkinlikler ve merakla beklenen bazı filmler dışında sinema salonlarını eskisi gibi dolu görmekte zorlanıyoruz. Fakat Sinematek/Sinema Evi bizlerin hayatına yeniden girdiğinden bu yana yoğun bir ilgiyle karşı karşıya. Hatta öyle ki özellikle festival kapsamında Sinematek ile tanışıp sonrasında buradaki gösterimlere meraklı olan ve sadık bir Sinematek izleyicisine dönüşen de pek çok kişi mevcut. Sizin bu konudaki gözlemleriniz neler? “Sinematek seyircisi”ni nasıl tanımlanırsınız? En önemlisi internet çağında büyüyen ve neredeyse gün boyu elinden ekranı düşürmeyen genç film izleyicisinin gösterimlere nasıl bir ilgisi var?

Eski Sinematek gösterimlerine dair anılarını anlatan izleyicilerden genç sinemaseverlere uzanan çok geniş bir izleyici profiline sahibiz. İleri yaştaki izleyicilerimiz dünya sinemasının klasiklerini tercih ederken genç izleyicilerimiz kült filmlere ve modern klasiklere yöneliyor. Tüm yaş gruplarının ortak noktası ise daha önce izlemedikleri sinemacıları ve filmlerini keşfetme heyecanından geçiyor diyebiliriz. Dijital dünyanın her geçen gün artan hizmetlerine rağmen filmleri sinema salonunda tecrübe etmeyi tercih eden bir kitleye sahip olduğumuz için çok şanslı olduğumuzu düşünüyoruz.

Sinematek/Sinema Evi’ni sadece film gösterimlerinin yapıldığı bir yer olarak tanımlarsak yanlış yapmış oluruz. Buna ek olarak kütüphane, sergi alanı gibi tamamlayıcı etkinliklere yer verilen kısımları da mevcut. Okurlarımız için bundan da bahsedelim dilerseniz? Film izlemek dışında da gelmek isteyenler için hangi imkanları sunuyorsunuz?

Sinematek/Sinema Evi’nin programları ile iç içe geçen sergilere de elimizden geldiğince ev sahipliği yapmaya çalışıyoruz. Güz programımız kapsamında da Sinematek/Sinema Evi’nin ikinci restorasyon projesi olan Muhsin Ertuğrul’un yönettiği Aysel, Bataklı Damın Kızı adlı filmi için tasarlanan bir sergiye ev sahipliği yapacağız. Kurukahveci Mehmet Efendi desteği ile Suna Altan küratörlüğünde hayata geçirilen Aysel, Bataklı Damın Kızı sergisini 27 Ekim tarihinden itibaren Sinematek/Sinema Evi’nde ücretsiz olarak ziyaret edebilirsiniz. Sinema Adası iş birliği ile her yıl haziran ayının ilk üç gününde gerçekleştirdiğimiz Sinematek Günleri: Sektör Buluşmaları adlı etkinliğimiz de yıl boyunca Sinematek/Sinema Evi’nin öne çıkan etkinliklerinden biri. Üç gün süren etkinlik boyunca yapımcıların, oyuncuların, senaristlerin, dijital platform temsilcilerinin, yerli distribütörlerin katılımında atölyeler, söyleşiler ve paneller ile sektör profesyonelleri ile sektöre girmeye çalışan gençleri bir araya getiriyoruz.

Bununla birlikte yıl boyunca Sinematek/Sinema Evi’nin etkinlik odasında proje ve senaryo geliştirme atölyelerine, panellere, söyleşilere, kısa/uzun metrajlı filmlerin pre-prodüksiyon toplantılarına ev sahipliği yaparak sektör çalışanlarını aynı çatı altında buluşturmaya da devam ediyoruz. Bu yıl GAIN sponsorluğunda ilkini gerçekleştirdiğimiz ve Asghar Farhadi’yi ağırladığımız masterclass etkinliğimize önümüzdeki programlarımızda da yer vererek dünyaca ünlü yönetmenleri ağırlamaya devam etmeyi de hedefliyoruz. Son olarak sadece sinema üzerine kitaplardan oluşan çok özel bir seçkiyi meraklısına sunan kütüphanemizdeki kitapları Sinematek/Sinema Evi’nin okuma-izleme alanında inceleyip okuyabileceğinizi de hatırlatmak isteriz.

amadeus-4
Amadeus | Fotoğraf: Sinematek/Sinema Evi

Sinematek/Sinema Evi’ne daha önce gitmemiş bir arkadaşıma anlatırken gösterdiği filmlerin yanında en çok övdüğüm kısmı gerek görüntü gerekse ses sisteminin ülkemizdeki sinema salonlarının oldukça üzerinde bulunması oluyor. Gösterilen filmler her ne kadar kaliteli olursa olsun onu seyirciye kötü bir ses-görüntü sistemine sahip salonda gösterdiğiniz takdirde hiçbir anlamı kalmıyor. Bu açıdan Sinematek/Sinema Evi’nin teknik imkanlarına da değinmemiz gerekir diye düşünüyorum.

Gösterimlerimizdeki görüntü kalitesi hususunda ekstra hassasiyet gösteren bir ekibiz. Her program başlangıcından önce DCP makinemizin bakımının ve kontrollerinin ilgili ekipler tarafından yapılmasını sağlıyoruz. Sinema salonumuzda canlı müzik eşliğinde film gösterimleri de gerçekleştirdiğimiz için salonumuzun ses sistemi de projeksiyonistimiz ve bina yönetimimiz tarafından her program öncesi kontrol ediliyor. Gösterimler sonrasında seyircilerimizden aldığımız geri dönüşleri de her zaman ekipçe değerlendiriyor ve bu geri dönüşler doğrultusunda ses ve görüntü kalitesine dair ek kontrolleri ve güncellemeleri yapmayı da ihmal etmiyoruz.

Röportajımızı Sinematek/Sinema Evi’nin ilerleyen süreçteki hedefleri ve projeleri ile sinemaseverlere ulaştırmak istediğiniz mesajla noktalayalım dilerseniz.

Sinematek/Sinema Evi’nin sinemaseverler için bir habitata dönüşmesi en önemli hedefimiz. Film gösterimlerinin yanı sıra atölyeler, etkinlikler ve kütüphane ile birlikte sektör çalışanları ve sinemaseverler için bir buluşma noktasına, gitgide bir sinema merkezine dönüşmesini arzuluyoruz. Bununla birlikte programlarımız, etkinliklerimiz ve iş birliklerimiz aracılığı ile yurt içi ve yurt dışındaki enstitüler, sinematekler, arşivler ve festivaller arasında bir köprü işlevi görmeyi hedefliyoruz.

Kapak Fotoğrafı Kaynağı: Uğur Bayazıt

İlginizi çekebilir: Sine Magger’dan İstanbul Film Festivali Salonları ve Hikayeleri