Uğur Gallenkuş: Farklı Dünyaları Tek Karede Sunan Sanatçı
Yaşadıklarımız, gördüklerimiz, sessiz kaldıklarımız, göz ardı ettiklerimiz, umurumuzda gibi gösterip umursamadıklarımız… Dünyada her gün milyonlarca insan açlık, savaş, kıtlık, şiddet, yoksulluk ve bunlar gibi binlerce durum ile mücadele ediyor. Toplum olarak bu gibi durumlara ne kadar sesimizi çıkaramaya çalışsak da sonunda ya sesimiz kesiliyor veya çabalıyor, çabalıyor sonunda sesimiz kısılarak pes ediyoruz… Bazen de meydana gelen olaylardan haberimiz olmuyor veya gördüğümüz olaylar hakkında ufak bir sosyal medya paylaşımı yapıp ardından tatil fotoğraflarımızı paylaşmaya devam ediyoruz. Bu gibi durumları maalesef günümüz dünyasında normalleştirdik. Duymuyor, görmüyor veya görsek bile artık görmek, duymak istemiyoruz… Instagram gibi popüler bir platform da uzun süredir takipte olduğum Uğur Gallenkuş, iki zıt dünyayı tek bir fotoğraf ile, bir bütün haline getiren bir sanatçı. Kendisi insanların görmek istemediği, üzerine düşünmediği, sorgulamadığı; evrensel sorunları, acıları veya hayatları tek bir karede çarpıcı bir biçimde sunuyor.
Uğur Gallenkuş tek bir ülkede meydana gelen olayları değil, evrensel bir şekilde dünyadaki tüm sorunları veya olayları ele aldığı için, çalışmaları dünyanın çeşitli kesimlerinden de birçok kişinin dikkatini çekmiş durumda. Sanatçı Instagram üzerinden hatırı sayılır bir takipçi kitlesine de sahip. Sanatçının çalışmaları ile insanlara aşılamak istediği ilk temel kavram şükretmek. Elimizde olan imkanların, koşulların, başımızı sokabildiğimiz evlerimizin, her gün yiyebildiğimiz yemeklerin ve bu gibi şeylerin kıymetini bilmemizi ve bunlara ulaşamayan binlerce insan olduğunu görmemize olanak sağlıyor.
Sanatçının Kolajlarına Detaylı Bir Bakış
Beni derinden etkileyen ilk kolaj günümüzün en önemli sorunlarından olan mülteci ve göçmenler üzerine. Fotoğrafın bir kısmında tıklım tıklım bir plastik botta 105 insan ile acı verici koşullarda ülkelerinden uzakta, gelecekteki yaşamları ve çocukları için Avrupa topraklarına ulaşmaya çalışan mültecileri göçmenleri görüyoruz. Bu fotoğrafta olan mülteciler ve göçmenler ülkeleri Libya’dan, Avrupa topraklarına ulaşmak için ayrılmışlar ve İspanya tarafından kurtarılmayı bekliyorlar. Fotoğrafın bir diğer kısmın da ise gelişen teknoloji ile fırlatılmaya hazır olan bir füze görülüyor. Bu kolajı ilk gördüğümde kafamda beliren ilk düşünce; teknolojinin bu kadar geliştiği, her gün yeni icatların ve buluşların ortaya çıktığı bir dünyada hala acı içinde olan bir kesimin bulunduğu oldu. Dünya ne kadar altın çağında gibi gösterilse de füzeler ve bunun gibi binlerce buluşlar yapılıp milyonlarca dolarlar harcansa da, bu gibi şeyleri yapmadan önce acı içinde olan insanları görmeliyiz. Füzelere harcanan paradan çok çok daha az bir miktar ile, bu insanlara yardım edebileceğimiz gerçeği gözler önünde. Teknolojimiz, dünyamız gelişiyor hatta ve hatta uzaya gidiyoruz. Ancak hala insanlarımız acı içinde, boğularak, donarak, bir botun içinde birbirlerine sarılarak ölüyorlar…
Şu sıralar gündemde olan, en çok konuşulan ve üzerine tartışılıp, isyan edilen kadına şiddet konusu üzerine yapılmış bu kolaj, ilk gördüğüm andan itibaren içimi acıtan bir çalışma oldu. Kadına şiddet dünyanın her kesiminde meydana gelen bir durum ancak Türkiye özelinde baktığımızda kadına şiddet kavramının dünyaya oranla şu sıralar daha farklı seyrettiğini söyleyebiliriz. Her gün binlerce kadın gerek psikolojik gerek fiziksel açıdan şiddete maruz kalıyor. Bu kadınların bazıları susup yaralarını gizleyen, bazıları çocukları zarar görmesin diye durumu içinde yaşayan, çocuğunun önünde ölesiye dövülen kadınlar. Bazı kadınlarımız ise sesini çıkarmasına bile olanak vermeyen kişiler tarafından şiddet görüyorlar.
Kolajdan da gördüğümüz üzere bir tarafta yarası olmayan, yüzünde gülümsemesini gördüğümüz bir kadın bulunuyor. Diğer tarafta ise yüzü gözü yara içinde olan başka bir kadın görüyoruz. Kolajdan anlaşılan ilk şey farkındalığımızın bu konuda yüksek olması gerektiği. Ne kadar şiddet görmeyen kadın varsa bir o kadar da şiddete maruz kalan kadın bulunuyor. Toplum olarak maalesef kadına şiddet kavramını kafamızda normalleştirdik aynı zamanda bu durumu bir döngü haline getirmiş bulunuyoruz. Her gün binlerce kadın ölüyor. Ne kadar sesimizi çıkarsak da, tepki göstersek de bir süre sonra tekrar normal hayatımıza dönüp tekrar tepki gösterip yine tekrar ve tekrar aynı döngü içindeyiz. Unutmuş gibi görünsek de unutmamalı, susmamalı, farkında olmalı ve bu durum üzerine çabamıza devam etmeliyiz. Biz sustukça daha fazla kadın susuyor, daha fazla sayıda hayat şiddetin mağduru haline geliyor.
Sanatçının bu kolajında açlık kavramını çok net bir şekilde görüyoruz. Fotoğraf oldukça iç burkucu, acı verici ama bir o kadar da göz açıcı. Açlık kavramının hala dünyamızın sorunu olduğu gerçeğini gösteriyor. İlk baktığım anda bu çalışmanın bana düşündürdüğü tek şey önümüzde olan veya yiyebildiğimiz her bir lokma yemeğe şükretmemiz gerektiği oldu. Fotoğrafta yetersiz beslenmeden mustarip olan Yemenli bir çocuğun hastanede, bir hastane personelinin kollarında tutulduğunu görüyoruz. Diğer bir tarafta ise yeterli beslenmiş, sağlıklı bir çocuk var. Milyonlarca insan her gün artan bir oran ile, açlıktan hayatlarını kaybediyorlar.
Bu kolaj çalışmasının altında Uğur Gallenkuş’un altına yazmış olduğu söz oldukça dikkatimi çekti. “Her iyi şeyin bir kötülüğü vardır ve her kötü şeyin bir iyiliği vardır.’’ Bu çalışmanın altında yazan söz çalışmayı oldukça güzel özetliyor. Bilim gelişiyor, her gün farklı çalışmalar ve buluşlar ile daha farklı bir dünyanın kapılarını açıyoruz. Bu durum ne kadar faydalı ve iyi olsa da bir o kadar da yıkıcı sonuçlar doğurabiliyor. Bu yıkımın örneği fotoğraftan da gördüğümüz üzere savaşlar. Bu örneklere sanayileşme, çevre kirliliği, iklim değişikliği gibi durumları da ekleyebiliriz.
Bu çalışma gösteriyor ki bilimin faydaları kadar zararları da ön planda. Bilimin ürettiği teknolojilerin farkında olmalı, bu teknolojilerin kullanımının ve etkilerinin bilincinde olmalıyız. Bilim başı boş şekilde bırakılamayacak kadar değerli ve önemli. Uğur Gallenkuşun da çalışmasının altında belirttiği Mustafa Kemal Atatürk’ün unutulmaz sözünden yola çıkmalıyız: “Bilim, hayattaki en güvenilir rehberdir.”
Sanatçının ilgimi çeken bazı çarpıcı çalışmalarından bahsetmek istedim. Bence herkesin mutlaka takip etmesi gereken inanılmaz bir sanatçı. Umarım Uğur Gallenkuş ve çalışmaları ilginizi çekmiş ve keyifli bir yazı okumanızı sağlamıştır.
Kapak Fotoğrafı: Instagram.com/@ugurgallen
İlginizi çekebilir: Melis Büyükerk’ten Erin İlkcan Aslan ile Röportaj
Bu dünyada artık her şey dediğiniz gibi normalleşti. Görsellerden çok etkilendim. Bayıldığım bir yazı oldu.
Günümüzün sorunlarının bir özeti gibi yazı olmuş. Yine şahane, emeğinize sağlık.
Uğur Gallenkuş'u nasıl takip etmem bilemedim. Çok keyifli bir yazı olmuş.