İlk yorumu siz yazın!
Usca Şarapçılık : Urla'da Bir Bağ Yolu Rotası
Bir pazar günü rotam oluşturuldu ve kendimi Ege’nin incilerinden diyebileceğim Urla’da buldum. Urla doğası, havası, kendine özgü dokusu ve aradığım salaşlığı barındırmasıyla genellikle İzmir’de kaçış noktam olur. Urla, günden güne hem sanatsal faaliyetleriyle, hem kültürel alandaki gelişimleriyle hem de gastronomik açıdan çok hızlı bir şekilde gelişerek birçok kişinin uğrak yeri haline gelir. Bu hafta Urla’nın çok iddialı olduğunu düşündüğüm “şarapçılıktan” bahsetmek istiyorum.
Yerel üzümlerle ve organik tarımla üretim yapan işletmelerin sayesinde Türkiye’de “şarapçılık” denildiği zaman akla gelen ilk bağ rotası haline gelir. Özellikle Kuşçular Köyü’nde keyifli zaman geçirebileceğiniz ve şarap tadımları yapabileceğiniz birbirinden güzel bağ işletmeleri bulunuyor. Adını çok sık duyduğum ve bu noktanın enlerinden diyebileceğim Usca Şarapçılık ise uzun zamandır gitmek istediğim bir lokasyondu. Burayı deneyimleme fırsatı buldum ve deneyimlerimi sizinle paylaşmak için sabırsızlanıyorum.
Usca Şarapçılık 2012 yılında üretime başlayan butik bir işletme. O yıllarda henüz sektör şimdiki kadar ön planda değilken, Usca o zamanların 4-5 bağ işletmesinden biri. Bir nevi bu bölgenin ilklerinden diyebilirim. Üretimleri yine aynı konumda kendi tesislerinin alt katında yapılıyor. Bornova misketi ve foça karası gibi yerel üzümlere değer verilerek organik tarım hedefli bir işletme. İşletme sahipleri büyüme ve gelişim açısından en iyisini en doğru şekilde sunabilmek ve en kaliteli hizmeti verebilmek için Fransa’da şarapçılık üzerine eğitim ve danışmanlık almışlar. Diğer bir önemli detay ise; Urlalı üreticilerin kurduğu ve Usca’nın da içinde yer aldığı Urla Bağ Yolu Projesi ile birlikte bölgenin ön plana çıkması ve yerel kalkınmanın sağlanması için çalışmaların hala sürdürülüyor olması.
Ulaşım açısından Usca, hiç zor bir konumda değil. Çeşme otobanından Urla’ya ayrılan yolu takip ettiğinizde tabelaları takip ederek yeşillikler içerisinden yaklaşık on dakika içinde kolayca ulaşabiliyorsunuz. Yaz kış açık bir işletme, dolayısıyla yılın istediğiniz zamanı buraya gelebilirsiniz. Usca çok büyük ve ferah bir alana sahip. Oturmak için hem iç hem de dış mekanı mevcut. Her iki kısımdan da yemyeşil görsel bir şölen olan üzüm bağlarını görmek mümkün. İç mekan tasarımında kapıdan girer girmez sizi ilk olarak Mustafa Kemal Atatürk’ün portresi karşılıyor. Bu çok özel bir detaydı benim için. Upuzun sürgülü camlar kış aylarında hem içerinin ışık almasını hem de cam kenarlarına koyulan masalarla dışarıdaki ferahlığı içeride hissetmemiz sağlanmış. Ahşaptan yüksek tavan , tavan kısmını süsleyen büyük gösterişli avizeler, yer ve duvardaki taş döşeme detayları, masa sandalyelerinde ferforje-ahşap ikilisinin uyumu, fıçıların dekor olarak kullanımı, duvardaki tablolar ve her noktada örnek şarapların bulunması gözüme çarpan ince ve hoş detaylardı. Hepsi uyum içinde dizayn edilmişti.
Tabii ki Usca şarapları, buraya yeniden gelmek için büyük bir sebep. Şarapların kokusu ve damakta bıraktığı tat efsane diyebilirim. Sadece şaraplardaki tat değil aynı zamanda şaraplara verilen isimlere mest oldum. Her bir şaraba William Shakespeare’ın ‘sonnet’lerinin adı verilmiş ve şarapların boyunlarına şairin 14 dize boyunca anlatmak istediği ve aktarmaya çalıştığı mesajın bulunduğu son 2 dize asılmış. Şarabın boynundaki sonnet okunduğunda ister istemez hem küçücük bir tebessüm ettim hem de hüzünle sonnet ve tat arasında bağlantı kurmaya çalıştım. Her bir şaraba şiir yakıştırılması fikri gerçekten inanılmaz hoşuma gitti. Tadına bakma fırsatı bulduğum şaraplar Usca Sonnet 5 Bornova Misketi ve Usca Sonnet 73 Claret . Beyaz şarap sevenlere Sonnet 5’i kesinlikle tavsiye ediyorum. (Sonnet 5 : “Özsuyu çekilmişse, kış gelince o çiçek kupkuru kalsa bile, tatlı özü sürecek”). Rose şarap sevenler ise Sonnet 73’e hayran kalacağından asla şüphem yok. (Sonnet 73: “Senin bunları görmen arttıracak sevgini, ayrılık yakın diye çok seveceksin beni”)
Çalışanlar ise dünya tatlısı ve bir o kadarda ilgililer, ne tür tatlardan hoşlanıyorsanız, onlardan da öneriler alabilirsiniz. Bunu keyifle yapacaklarından eminim. Usca’da sıcak yiyecek ve içecek servisi bulunmuyor. İsterseniz şarabınızın yanında peynir ve şarküteri tabağı gibi aperatifler eşlik edebilir.
Yeniden Usca’ya yolumun düşmesi için sabırsızlanıyorum. Hem mekan, hem atmosfer, hem misafirperverlikleri ve tadı damağımda kalan şarapları beni buraya tekrar getirecek. İzmir’e gelirseniz, Usca listelere mutlaka eklenmeli. Kışın rezervasyon gerekmeyebilir fakat yaz aylarında riske atmamak adına rezervasyonunuzu mutlaka yaptırın. Usca Şarapçılık tam anlamıyla denemeye değer!
Kapak Fotoğrafı: Esra Özocak
İlginizi çekebilir: Tuğçe Özçelik’ten Urla Slow Food Hareketinden Gastronomi Durakları
Ayrılmak istemediğim mekanlardan biri daha.. Daha bahçe kapısından girerken ruhuna hayran kaldığınız bir şarap bağı ve tadım mekanı. Ekip de çok kıymetli ve dostane yaklaşıyor misafirlerine. Ben de kesinlikle tavsiye ediyorum.