Vals'te 'Karanlıkta Yüzme': İsviçre Alpleri'ne Doğru Yolculuk
Vizemizi yine İsviçre’den alalım ama bu sefer Zürih’te kalmayalım, dedik ve kendimizi İsviçre Alpleri’ne doğru bir yolculukta bulduk. Zürih Havaalanı’ndan karayolu ile yaklaşık 2.5 – 3 saat süren bir mesafede Graubünden Kantonu’ndaki Surselva Bölgesi’nde yer alan bir köyden bahsedeceğim: Vals. Kendisi 7132 Therme’den dolayı Zumthor’un hamamları diye diye “bucket” listemize giren, hayallerimizin gerçeğe dönüştüğü bir durak oldu. Zamanımızın yalnızca 2 gece ve 3 gün olması ise çok iyi denk geldi. Zira tek bir durak için tam ideal bir süre olmuş. Gelin, üç gün boyunca neler yaptığımızı anlatayım.
Vals Seyahat Rehberi
1. Gün
Yolculuğumuz Sabiha Gökçen’den 08:30 uçağı ile başlayıp Zürih Havaalanı’nda 10:45 sularında sonlandı. Gitmeden bir firmanın internet sitesi üzerinden 2 tam gün olacak şekilde araç kiralama kısmını organize etmiş olduğumuzdan gümrükten çıktıktan sonra doğruca araç kiralama ofislerine giderek 12:30 gibi aracımızı teslim aldık. Navigasyonumuza konaklayacağımız “7132 Glenner” destinasyonunu girerek -2.5 saat civarı süre gözüken ancak molalar ile 3.5 saat gibi sürecek- yolumuza koyulduk.
Yolu etaplandırarak anlatacak olursak; “Chur”a kadar olan -ki oraya ayrıca yeniden geleceğiz- ilk etabında kendimizi otobandan sürüş konforuna bırakıp kalan son 1 saatlik kısmında dar yollar ve virajları muhteşem manzaralar eşliğinde döndük. Havanın temizliğinin ve hayatın sakinliğinin yola da yansımış olduğu ise her halinden belli olup bizi de pamuklara sarıp sarmaladı.
Ve pamuk olarak yumuşacık düştüğümüz, karşımızda o çok heyecanlandığımız: Vals.
Otel: 7132 Glenner
Yol üzerinde Therme’yi görüp kalbimiz çarpa çarpa konaklayacağımız otelimiz 7132 Glenner’a saat 16:00 sularında giriş yaptık. Seyahat için çıkış noktamız “Therme” diye andığımız yerdi, zira bilinen meşhur mimarlardan Zumthor’un tasarımı, mimari için büyük önemi olan bir yapı. Termal ile anılan “7132” sayı ve fonksiyonların bir araya gelmesi ile farklı bileşenlerinden oluşan; 7132 Therme’sinden 7132 Hotel’ine, House of Architects’inden 7132 Glenner’ına yapılar bütünü. Otel ve evlerde de konaklama opsiyonları arasındaydı ancak aradaki fiyat farkı ve termale ücretsiz giriş avantajı da sağlaması nedeniyle tercihimiz 750 metre mesafedeki Glenner yönündeydi.
Hemen mayolarımızı alarak termale koşmak niyetindeydik esasen ancak girişteki bilgilendirme neticesinde; yalnız çarşamba günleri geçerli olan ve tamamen tesadüf eseri haftanın üçüncü günü gitmiş olmamız nedeniyle termalde “Karanlıkta Yüzme” şansımız olduğunu öğrenince odamıza geldiğimizde zıplayarak gösterdiğimiz sevinç dalgası sonrası o günkü termal hakkımızı gece 23:00-01:00 arasında yapmaya karar verdik. Çünkü nasıl olsa ertesi gün gündüz girebilirdik. Boşa çıkan vaktimizi çevrede yürüyüş ile taçlandırdık, kahve ile tatlandırdık.
Kahve için köydeki birkaç alternatiften biri olan ve içinde şifalı denebilecek yağlar, bitkiler, hoşumuza giden tasarımlar, şarküteri, mini bir şarap mahzeni ile yiyecek ve içecekler barındıran “Terralpin Alpiner Genussmarkt” tercihimiz oldu.
Mini çevre turu sonrası, çıkmadan rezervasyon yaptırdığımız otelimizin restoranındaki rib-eye steak ve spatzle (Mac&cheese vari yerel bir yemek) akşam yemeğimiz; 2 kadeh mohr niggli-pinot noir da yorgunluk içkimizdi. Kısa bir uyku sonrası beklenen an ve 23:00’da Therme’ye girildi.
7132 Therme Vals; girişteki soyunma odalarının çıkışında eğimi takip ederek inilen ortada konumlu bir havuz ile çevresinde konumlanan diğer havuzlardan ve odalardan oluşan mimari eser. Havuzlardan biri, (yazın 30, kışın 36 santigrat) dışarıya açılmakta olup Alpler’e karşı insanın kendini suya bırakmasının dayanılmaz hafifliği. İçerideki diğer havuzlardan ve odalardan her biri farklı duyu organlarına hitap ederek yaşattığı deneyimleriyle ortamı eşsiz kılmakta. Havuzda yüzen çiçek yaprakları ile kokular eşliğinde dinlenmenin yanı sıra; cehennem (42 santigrat) çıkışında cennet (14 santigrat) olarak tanımladığım karşılıklı odalarda hayat bitmekte, başlamakta. 4 kademeli buhar odasında açılan dokular ve ses odasında açılan algılarla hayat yeniden canlanmakta.
Bu muazzam yapının büyüsünde, yazı başlığına adını da veren “Karanlıkta Yüzme”; vakti zamanında Lucas Harari’nin aynı adlı çizgi romanı ile etkisi altına alan ve az biraz ürkütücü, bazen gizemli, biraz heyecanlı, bazı bazı kışkırtıcı etkileriyle ölmeden önce yaşanması gereken bir deneyim olarak hafızalarımızda yerini aldı. Karanlıkta dağlarla çevrelenmiş olmanın hafifçe tüyleri ürpertmesi ile suyun verdiği huzurla farkındalığın iç içe geçmesi; çok az anlatılır, daha ziyade yaşanır cinsten. Ve gece, gün ışığında yüzme deneyimine bağlanmak üzere saat 01:00 sularında sona erdi.
2. Gün
Ertesi sabah erken kalkarak köyde yürüyüş sonrası açık bulduğumuz bir kafede sabah kahvelerimizi de içip oteldeki kahvaltımıza geçtik. Kahvaltının ardından Zumthor’un eski bir eve yeni kısım eklemek sureti ile tasarladığı Haus Gugalun ve ofisini görmeyi planladığımız Chur’a (Graubünden Kantonu başkenti) yolculuk için rotamızı takibe koyulduk. Chur’daki ofis yakınında yer alan Restaurant Calanda Haldenstein’de öğle yemeği için geyik eti ve bira tadımı yaptık. Gelmişken nereler gezilir diye sorumuza müteakip yönlendirildiğimiz old town’a gittik. Old town, old town’du, klasik Avrupa eski kent merkezi olması sebebiyle kahve molasından fazla bir etkinlik eklemeden yeniden köyümüze doğru yola çıktık. Kalan gün için köyümüzdeki planımız gündüz gözü ile termale girmek ve akabinde akşam yemeği ile kapanışı yapmaktı.
Gelelim gecesini bildiğimiz termaldeki aydınlıkta yüzmesine. Özetlemek gerekirse; dünya gözüyle görülen, dünyadan öte duygularla anlaşılabilen anlar. Gelirken hissettiğimiz, sarıp sarmalayan pamuklar biz olduk. Sıcak havuzumuzda soğuk havayı soluyarak ağzımızdan çıkardığımız buharlar, gözümüze ziyafet çeken dağların tepesindeki bulutlara dönüştü. Ve sonrasında camekânlı alanda sonsuzluk manzarasının eşsiz güzelliğinde dinlenirken zaman durdu, dünya kısa bir süre daha iyi bir yer oldu. Yeni bir eklenti; çok yükseldiğimiz gece yüzmesinden sonra daha da çok yükseldiğimiz gündüz yüzmesi ile bucket list +1 kazandı.
Yaklaşık 2 saatlik yüzme, yıkanma seremonisi sonrasında “7132” zincirinin restoranlarından biri olan ve mahallenin en iyi pizzası sloganıyla gelmeden heyecanla rezervasyon yaptırmamıza sebep DaPapa’da akşam yemeğimizi yedik. Aslında mahalleye vardığımızda anlamalıydık başka pizzacı da olmadığını. Güzeldi ama kesinlikle en iyi pizza değildi. 1 ton balıklı, 1 dört malzemeli pizza, 1 panna cotta ve 2 kadeh şarapla bu geceyi de noktaladık.
3. Gün
Son gün. Arabayı 12:30’a kadar teslim etmemiz gerektiğinden ve önümüzdeki 2,5 saatlik yolu göz önünde bulundurduğumuzda çok fazla vaktimiz olmadığından, az biraz da buffer ile 9:30’a doğru yola çıktık. Yol çalışmaları, yağmur ve havaalanına yaklaştıkça artan trafik nedeniyle zamanlamamızın oldukça yerinde olduğunu 12:30’dan biraz önce havaalanı teslim noktasına ulaştığımızda anladık. Terminale girip 16:00 Zürih-Sabiha Gökçen uçuşu için beklemeye başladık: bavulumuza sığdırdığımız şaraplar, ruhumuza sığdırdığımız pamuklarla.
Kapak Fotoğrafı: Mehlika Özsoy Erkan
İlginizi çekebilir: Gülşah Komut Pala’dan Brienz Gölü’nde Kano
İlk yorumu siz yazın!