Vecihi Hürkuş: Uçma Tutkusu Üzerine Kurulu Bir Yaşam
Aslında ne kadar birbirimizin aynıyız, hepimizin içinde dönüp duran hisler, düşünceler var. Sahi kendimizi, hislerimizi ifade etmek için sadece konuşmak yetiyor mu? Sahnede dans edenlerin, tiyatroya gönülden bağlı olanların, zirveye tırmananların sadece bir hobisini gerçekleştirdiğini düşünmek haksızlık olmaz mı? Tüm bunlar, hobiden ziyade hayatta kim olduğunu bulma hali. Kendini keşfetmenin hepimiz için öyle farklı yolları var ki! Mesela mı? Vecihi Hürkuş için olduğu gibi; uçmak…
Bugün uçmak bizler için basit bir seyahat seçeneği, bir tık ile biletimizi alıp aynı gün uçabiliyoruz. Uçaktayken belki düşünmüyoruz bile, havada olmanın, bu hızda gökyüzünde olabilmenin ve bunu gerçekleştirmenin hissini. Basitçe bir seyahati tamamlayıp, bileti yırtıp atıyoruz. Peki bu hep bu kadar heyecansız ve kolay mıydı? Yaşattığı his ve kendini bulmuş olmanın bir yolu olabilir mi? Bu cevabını bize verebilecek bir isim var sanıyorum: Vecihi Hürkuş.
Vecihi Hürkuş Kimdir?
1896 yılında İstanbul’da dünyaya gözlerini açan Vecihi Hürkuş, babasını küçük yaşta kaybetmesinin ardından annesi ve iki kardeşi ile yaşamaya devam ediyor. Tophane Sanat Okulu’nda eğitim alırken, genç Vecihi’nin zihninde hayalleri belirginleşmeye başlıyor. Genç, kanı deli akıyor; hayal kuruyor ve cesur. Sanıyorum tüm bunlar bir araya gelince, ortaya tarih sahnesi karşımıza hepimizin bildiği Vecihi Hürkuş’u çıkıyor.
Vecihi, Balkan Savaşı’na gönüllü olarak katılıyor. Bir yandan memleket için bir şeyler yapabilme arzusuyla yanıp tutuşurken bir yandan dönemin şartları hayalleri üzerine etki oluyor. Vecihi, pilot olmak istiyor! Makinist okulunda eğitim almasının ardından, I.Dünya Savaşı’na uçak makinisti olarak katılıyor. Tam bu zamanlarda belki de bugün Vecihi Hürkuş’u tanımamıza sebep olan olaylar gerçekleşiyor. Kafkas Cephesinde görev aldığı sırada düşman uçağını düşüren ilk Türk Pilot oluyor.
Vecihi’nin hayallerine ulaşmasını sağlayan belki de zekasının yanı sıra gözü karalığıydı. Pilot olmuş olmasıyla hayallerini gerçekleştirdiği düşünüyor olabilirsiniz fakat bu olay Vecihi’nin hikayesinde yalnızca bir başlangıç. Savaşta yaralanmasının ardından, Nargin Adası’nda esir alınıyor, birçok kişinin belki de Vecihi için her şeyin bittiğini düşündüğü sıralarda, sahip olduğu strateji geliştirme ve durum yönetim kabiliyetinin faydasını göreceği bir an yaşıyor. Pilot Vecihi, Nargin Adası’ndan yüzerek kaçıyor! Adeta bir kahraman. Balkan savaşının ardından, Kurtuluş Savaşı’na da gönüllü olarak katılan Vecihi, başarılı keşif uçuşlarıyla adından çokca söz ettirip bir düşman uçağını düşürüyor.
Tüm bunların ardından şans yüzüne gülüyo ve belki de yıllarca hayalini kurduğu başka bir şey daha oluyor! İlk Türk Uçağı olan “Vecihi K VI”yı üretiyor ve 28 Ocak 1925’te uçuruyor. Aradan geçen iki yılın ardından Kayseri –Ankara arasında yaptığı uçuşlar, ilk hava yolları uçuşları olarak kayda geçiriliyor ve kendisine Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından İstiklal Madalyası ve üç ayrı tasdikname veriliyor.
Savaş sonrasında tayyareler yetiştirmeye başlıyor, yıl 1932 ‘de “Vecihi Sivil Tayyare Mektebi” isimli İlk Sivil Havacılık Okulu’nu açarak kendi uçuş hayallerini gerçekleştirdiği gibi, başka genç değerlere hayallerinde bir yol açmak istiyor. Öyle ki ilk kadın pilotumuz olan Bedriye Gökmen de burada yetişiyor.
Vecihi Hürkuş, sanki bir film karesinden fırlayıp gelmiş gibi. İnsan okurken bile bunları nasıl başarmış diye düşünürken; kendisi hayal etmiş ve yaşamış. Kimilerine göre Vecihi Hürkuş ilklerin ve imkansızların insanıydı, zordu, belki hayal etmesi bile çok zordu. Ancak bir gençlik hayali ona her anına değecek bir ömür yaşattı. Vecihi Hürkuş, onu Vecihi yapan şeyi biliyordu; uçmak. Yazımın başında uçmanın insana verebileceği hissin cevabını bize Vecihi Hürkuş’un hayat hikayesinin verebileceğini yazmıştım. Sanıyorum cevabı çok net. Nehir gibi akan bir hayat ve hayal kurabilme yeteneğimiz olduğu sürece asıl kurmamız gereken cümle şu: Neden başaramayayım?
Kapak Fotoğrafı: Sözcü
İlginizi çekebilir: Onur Yürekli’den Pilot Olmak
İlk yorumu siz yazın!