İlk yorumu siz yazın!
Venüs'ün Doğuşu: Boticelli'nin Büyüleyici Eseri
Ouranos, Gaia’dan doğma çocuklarını doğar doğmaz toprağa geri gömerdi. Bu durum toprak anaya inanılmaz acılar yaşatırdı. Bunun üzerine bir gün toprak ana oğlu Kronos’a onu kurtarması için bir tırpan verdi. Kronos, hem bu acıyı dindirmek hem de hükümdarlığı ele geçirmek istiyordu, annesinin verdiği tırpanla babası Ouranos’un cinsel organını kesti ve Akdeniz’e attı. Böylece Ouranos’un denize düşen organının oluşturduğu köpüklerden Tanrıça Aphrodithe (Venüs) doğdu. Pek çok sanatçıya ve onlarca esere olduğu gibi Boticelli’nin Venüs’Ün Doğuşu tablosuna da ilham oldu.
Boticelli Venüs’ün Doğuşu adlı eserini birçok kaynaktan ilham alarak yaratmıştı. Yunan Mitolojisi, Latin Mitolojisi, Pagan dini… Ancak onu en çok etkileyen, Angelo Poliziano’nun güzellik ve aşk Tanrıçası Aphrodite için yazılmış eski bir Antik Yunan ilahisinden alıntıladığı şiiriydi. Şöyle anlatmıştı Angelo Poliziano şiirinde Venüs’ün doğuşunu:
“Bir kız çıkıverdi ak köpüklerden,
Önce kutsal Kythera’ya uğradı,
Oradan denizin kuşattığı Kıbrıs’a gitti,
Karaya çıktı güzel tanrıça,
İnce topuklarının bastığı yerlerden
Yemyeşil otlar boyveriyordu.
Aphrodite dediler ona,
Köpüklerden doğmuştu çünkü.”
Venüs, Yunan Mitolojisi’ndeki Aphrodite’in karşılığıydı. Güzellik ve aşk Tanrıça’sıydı. Boticelli, Venüs’ü tam karaya çıkmak üzereyken resmetmişti. Dönemin güzellik anlayışını yansıtan vücut hatları, güzellik tanrıçası oluşuna atfedilen masum cazibesi, duru güzelliği, elleriyle nazikçe kendini kapatmasının hissettirdiği ahlakıyla tüm görkemini sergiliyordu güzellik Tanrıçası Venüs. Sol tarafında yer alan Batı rüzgarları Tanrısı, nefesiyle deniz kabuğunu hareket ettirerek eşlik ediyordu Venüs’e karaya varması için. Sağında ise Latin Mitolojisi’nde mevsimleri simgeleyen Horai bekliyordu, elinde rüzgarda uçuşan çiçekli bir elbise vardı, Venüs için hazırlanmıştı.
Elindeki ve üzerindeki elbiselerin çiçek desenlerinden ilkbaharda olduklarını anlamak mümkün. Boticelli hiçbir ayrıntıyı atlamadan, hatta aksine her baktığınızda keşfettiğiniz yeni detaylarla sanki seyircisine o anı hissettirmek istiyordu. Üstelik kendine özgü çizgisinden kopmadan başarmıştı bunu!
Venüs’ün standart bir duruştan farklı hatta imkansız bir şekilde aşağıda duran sol omzu, insan ölçülerine uymayan vücut oranları, o zamana kadar Havva’dan başka çıplak figür kullanılmamasına karşın Venüs’ün cezbedici ama mütevazı çıplaklığı, eserin her yerinde ufak ufak Boticelli imzaları gibi durmuyor mu sizce de?
Sanılanın aksine Boticelli’nin Venüs’ün Doğuşu’nu resmetmesindeki amacı Yunan Mitolojisi’ne dair bir hikayeyi veya Pagan dinine ait sembolleri seyirciye anlatmak değildi. Aksine Rönesans döneminde oldukça yaygın olan Pagan dini ve Hristiyanlığın bir sentezini yaratmaktı. Venüs, aşk ve güzellik Tanrıça’sıydı, doğumuyla dünyaya güzellik getiriyordu, tıpkı Hristiyanlığın da dünyaya güzellikler sunması gibi. Yani aslında Venüs’ün güzelliğini takdir edenler dolaylı olarak Hristiyanlığı da takdir ediyordu ve güzel, ulvi, kutsal olan amaçların, olguların peşinden gidiyorlardı. Boticelli’nin bu eserini böyle bir bakış açısıyla yorumladığımızda Venüs’ün Doğuşu eserinin dini bir anlayış taşıdığını söylemek mümkün.
Üstelik eserde bu bakış açısına uyumlu detaylarla da karşılaşıyoruz. Eserin sağ kenarındaki portakal ağaçlarının ve bitkilerin yapraklarına yansıyan, deniz kabuğunun çizgilerinde, hassas kenarlarında gördüğümüz ve elbiselerin kıvrımlarından itibaren eserin geneline yayılmış ilahi altın rengi ışığın hakimiyetini fark etmemek mümkün değil.
Boticelli’nin 1485 yılında Lorenzo di Pierfrancesco dei Medici için yaptığı sanılan bu eseri, Floransa’daki Uffizi Galerisi’nde yüzyıllardır seyircilerini büyülemeye devam ediyor. Büyülemeye diyorum çünkü, anlatılanlara göre bu eseri inceleyen insanların kalp çarpıntısı, nefes darlığı gibi şikayetlerle fenalaştıkları söylenmekte. Bu rivayetlerin ne kadarı doğrudur bilinmez ama Floransa’da ufak bir Venüs molası vermek isterseniz, tablonun tüm ihtişamına karşı sakinliğinizi korumayı ve derin derin nefes almayı unutmayın derim! 🙂
Kapak Fotoğrafı: Wikipedia
İlginizi çekebilir: Ayça Yenigün’den İkarus’un Düşüşü
Bazı eserler gerçekten tarifsiz duyguları ve farklı motivasyonları tetikliyor içimde. Venüsün doğuşu da bunlardan birisidir. Eline sağlık, çok güzel bir yazı olmuş
Venüs'ün Doğuşu benim de en sevdiğim eserler arasında. Beğenmene çok sevindim! 🙂