İlk yorumu siz yazın!
Walden: İnsanda Doğaya Kaçma İsteği Uyandıran Bir Kitap
Walden (Ormanda Yaşam) adlı kitabın detaylarından söz etmeden önce, yazarı Henry David Thoreau kimdir, kısaca bundan bahsedelim. Eğer Into the Wild filmini izlediyseniz zaten kendisine aşinalığınız vardır.
Henry David Thoreau, Amerikalı bir yazar. 1817 yılında Massachusetts eyaletine bağlı Concord’da doğmuş. Öğrenim gördüğü Harvard Üniversitesi’nden 1837 yılında mezun olmuş ve hayatının sonraki döneminde bir süre boyunca babasının dükkanında ona yardım etmiş. Ardından bir okulda öğretmenlik görevine başlamış olan Thoreau’nun savaşa bakış açısı da oldukça farklıymış. ABD’nin Meksika’ya karşı yürüttüğü savaşı o, sadece köleliği geliştirmek amaçlı gördüğünden, Amerikan yönetimine karşı vergi ödemeyi reddetmiş. Bu olayın bir sonucu olarak girdiği hapiste, “Sivil İtaatsizlik” isimli makalesini yazmış. Hatta daha sonraları Gandi, Tolstoy ve Martin Luther King gibi önemli isimler de Thoreau’nun düşüncelerinden ve eserlerinden ilham almış.
Concord şehrinin dışında bulunan Walden Gölü kıyısında dostu Emerson’a ait olan bir arazinin üstüne kendi elleriyle bir kulübe inşa etmiş. Burada doğayla iç içe, her şeyden ve herkesten uzak iki yılını geçirmiş. Bu dönemin meyvesi olarak da Walden adlı kitabını yazmış. Kitabın Türkçe çevirisinin adıysa “Ormanda Yaşam”.
Bu dönemde çiftçilik yaparak geçinen Thoreau; fasulye, domates, mısır gibi ürünler yetiştirip bunlarla hem kendi ihtiyacını karşılamış hem de yetiştirdiklerini satarak kendine gelir elde etmiş. İnsanların lüks yaşam uğruna kendi benliklerinden uzaklaştığından, ömürlerini temel gereksinimlerini daha iyi hale getirmek için çalışmak zorunda kalarak harcadıklarından yakındığını Walden’ı okurken de görüyorsunuz. Doğayla iç içe olunduğunda insanın kendi varoluş sebebini açığa çıkarabileceğine inandığı, kitabın her satırında kendini belli ediyor.
Walden’ı kendisine ait bir parça gibi anlatmış Thoreau. Okursanız göreceksiniz, pastoral betimlemeleri o kadar güzel ki, okuduktan hemen sonra doğa yürüyüşüne çıkmanız ya da herhangi bir göl kenarında yaşamaya başlamak istemeniz olası.
Thoreau, kendisi için seçtiği bu yaşam şeklini şöyle anlatıyor:“Ben kendime özgü bir şekilde yaşamayı arzuladığım için ormana gittim; hayatın sadece asli gerçekleriyle yüzleşmek, öğretecekleri varsa öğrenip öğrenemeyeceğimi de anlamak ve gün gelir de öldüğümde bunca zamandır hiç de yaşamamış olduğumu görmemek için… Ne yaşamın ta kendisi olmayanı yaşamaya ne de açıkça gerekmedikçe vazgeçmeye niyetim vardı. Derinden yaşamak ve yaşamın özünü emmek, azimle, spartalı gibi yaşamak, yaşamla ilgili olmayan her şeyi kökünden söküp atmak, genişçe bir ot kümesini dibinden biçmek, hayatı bir köşeye sıkıştırarak en yalın anlamına dek soymak ve alçak olduğu açığa çıkarsa, dünyaya ilan etmek; yok eğer asil olduğu anlaşılırsa, bunu sınayarak öğrenmek ve bir sonraki gezimde hesabını doğru verebilmek istiyordum.”
Thoreau’nun mütevazi kulübesinde yalnız yaşadığı için mutlu olduğunu gösteren birkaç ifadesi de şöyle…
“Zamanın büyük çoğunluğunda yalnız olmanın sağlıklı olduğunu düşünüyorum. Biriyle beraber olmak, en iyisiyle bile olsa bir süre sonra yorucu ve zihin dağıtıcıdır. Yalnız olmayı seviyorum. Yalnızlıktan daha samimi ve sıcakkanlı bir arkadaş tanımadım.”
“Bir sürü insanla kadife bir minderde oturacağıma, sadece bana ait olan bir balkabağının üstünde oturmayı tercih ederim.”
Belki de kitabın özeti aslında Sokrates’in güzel bir sözüyle, kitapta açıklanıyordur: “Sorgulanmayan yaşam, yaşanmayı hak etmez.” Düşünceleri özgürlük, yalnızlık, sadelik ve gerçeklik üzerine olan önemli bir düşünür Thoreau. Okurken altını çizmek isteyeceğiniz bir sürü cümle olacağına inanıyorum. İçinizin huzurla dolmasını dilerim. Keyifli okumalar.
Kitabı satın almak için tıklayınız.
Kapak fotoğrafı: Instagram / @simplelivingblog
İlginizi çekebilir: BiblioMagger’dan Kitap Önerileri
San Francisco’ya gidiyordum ve uçak yolculuğum sırasında elimde bu kitap vardı .. ne harikaydı, anlatımı, anlattıkları.. şimdi kapağını görünce bile mutlu oldum. Bu konuyu sevdiyseniz eğer bir Norveç yazarın kitabı Doppler ve film olarak da Kaptan Fantastik ve Glass Castle’ı öneririm .. doğada olmak, doğadan öğrenmek, doğayı öğretmen olarak çocuklarına tanıtan babalar, insanlar.. sevdiğim bir konu..
Önerilerinizi merakla inceleyeceğim. Özellikle şu evde kalmak zorunda olduğumuz süreçte doğa.. doğaya dönebilmek..doğayla ilgili her şey daha da çekici hale geldi güzel yorumunuz için teşekkürler
Ölü ozanlar derneği filminde tanışmıştım bu cümlelerle. Bu ktap ve bu film uyanmak için çok etkileyici olabilir.