Gezmeyi, gezerken şehrin sokaklarına, tarihine, kültürüne aşık olmayı sevenler buraya: Avrupa’nın kültür sanat merkezlerinden biri olan ve ziyaretçisini büyük bir tatminkârlıkla evine uğurlayan Avrupa ülkelerinin göz bebeklerinden biri, Avusturya’nın başkenti Viyana’ya ve burada ruhunuza dokunacak bir yere, Wiener Staatsoper’a merceklerimizi çeviriyoruz!

Konum

Wiener Staatsoper
Wiener Staatsoper | Falstaf

Viyana, ince bir zevkin vücut bulmuş hali olan 19. yüzyıl Neo Gotik mimarisine sahip binalarıyla süslenmiş sokakları, kutsallığın ve ihtişamın her detayını hissettiğiniz görkemli kiliseleri, kendinizi 17-18. yüzyılda yaşayan bir soylu gibi hissetmenize sebep olacak göz kamaştıran saraylarıyla, eminim ki sizlere unutulmaz anlar yaşatacak. Ancak sadece bu değil! Tarihte Sigmund Freud gibi ünlü düşünürlerin, Mozart, Bethooven gibi eşsiz bestecilerin ve birbirinden büyüleyici fırça darbeleriyle Gustav Klimt gibi usta ressamların ayağının tozunu değdirdiği bu kültür sanat şehrine adımınızı attığınız an, içinizde sanatın her dalının, şehrin dokusuna sinmiş ahenkle kalp ritminizi değiştirdiğini hissedeceksiniz.

Kalbinizin ritmine hem eşsiz klasik müzik eserlerinin notaları hem de can alıcı mimari detayların dokunuşu eşlik etsin istiyorsanız, sizleri şöyle alalım, çünkü şimdi size sadece Viyana’nın değil, tüm dünyanın en ünlü Opera binası olan Wiener Staatsoper’den bahsedeceğim.

Wiener Staatsoper

Wiener Staatsoper | Fotoğraf: wiener-staatsoper.at/

İnşası Josev Hlávka tarafından 1861’de başlatılan Wiener Staatsoper’in tasarım planları ise August Sicard von Sicardsburg ve Eduard van der Nüll’e ait. Tasarımı Rönesans tarzı yaşatılacak şekilde planan Wiener Staatsoper, 25 Mayıs 1869 yılında Avusturya İmparatoru I. Franz Joseph ve Avusturya İmparatoriçesi Elisabeth’in huzurunda ilk olarak “Viyana Mahkemesi Operası” olarak açılıyor. Dünya tarihinde sarsılmaz bir yere sahip olacağını bilircesine seçilen açılış parçası ise muazzam: Mozart- Don Giovanni!

1921 yılında Avusturya Cumhuriyeti’nin kurulmasının ardından günümüzdeki Wiener Staatsoper adını alan opera binası, içerisinde gerçekleşen gösteriler kadar mimari üslubuyla da göz dolduracak nitelikte! Opera binasının ana girişindeki bin beş yüz metrekarelik sahneye açılan ihtişamlı salona bakarken nutkunuz tutulabilir! Joseph Gasser tarafından yapılmış ve 7 ana sanat dalını sembolize eden 7 heykel, Ana Sahne, Gustav Mahler Salonu, İmparatorun Çay Salonu ve Fuaye alanıyla Wiener Staatsoper ziyaretçilerine adeta unutulmaz bir atmosferin içine çekiyor.

Wiener Staatsoper
Wiener Staatsoper | Fotoğraf: akg-images.com/

Ancak insanoğlunun güzel olan her şeye dokunup daha da güzelleştirebilecekken yıkımına sebep olduğunu bildiğimiz üzere, bu hikayede de kötü bir senaryoyla karşılaşıyoruz. II. Dünya Savaşı sırasında ağır hasar gören, kostümlerinin, dekorlarının, sahnesinin neredeyse tamamının yandığı, binasının tahrip olduğu bu görkemli opera binası, yaşadığı zulme boyun eğmiyor, temellerine sıkı sıkı tutunuyor ve 10 yıl içerisinde tekrar inşa ediliyor. Fazla gösterişe sahip olmaması nedeniyle ilk inşa edildiği yıllarda eleştirilerin odağı haline gelen bina, yapımından 60 yıl sonra tekrar inşa edileceğinde ise halk tarafından ilk planlara sadık kalınması isteniyor. Yıllar göz zevkimizi ne de güzel geliştirmiş değil mi? Böylece 5 Kasım 1955’te kapılarını bizlere bir kere daha açan Wiener Staatsoper, yıllardır ruhumuza derinlik katmaya devam ediyor ve umarız ki edecek. 10 yıl arayla geri dönüşünün ardından seçilen açılış parçası ise içerisinde çileyi, aşkı, özgürlüğü barındırmasıyla manidar bir eser: Bethooven’ın Fidelio’su!

Her yıl 60 yeni opera ve 10 yeni bale gösterisiyle birlikte 300’e yakın eşsiz performansın sahnelendiği Wiener Staatsoper, gezi rotanıza kesinlikle eklemeniz ve bu şahane atmosferi deneyimlemeniz gereken bir yer.
Eminim ki, klasik müziğin içinizde yarattığı heyecanı hissederken bu anı sevdiklerinizle paylaşmak izlediğiniz eşsiz gösterilere yeni bir anlam katacak!

Kapak fotoğrafı: wiener-staatsoper.at/

İlginizi çekebilir: Petite Guide’dan Viyana Rehberi