Anita de Monte Laughs Last: Sanat Tarihine Kurgusal Bir İntikam
“It-girl” dinamiklerini değiştiren Edie Sedgwick, herhalde hiç anlatmayı bırakmayacaklar gibi düşündürten Studio 54 partileri… Söz konusu New York ve sanat camiası olduğu zaman, hikâyeler sanki hep çok görkemli olmak zorunda. Belki de bu inanılmaz görkemli ve büyük hikâyelerin bir anlatılma sebebi de üstü kapatılmak istenen diğer olaylardır, ne dersiniz? Xochitl Gonzalez de böyle düşünecek olmalı ki 2024 yılının en çok konuşulan kitaplarından biri olan Anita de Monte Laughs Last’de sanat dünyasının üzerini örtmeye çalıştığı bir “şüpheli ölüm” davasını otuz dokuz yıl sonra geri açıyor. Tabii, bunu yapmak için kendisine göre ciddi bir motivasyonu da var: Gerçekten yaşanmış bir olayın kurgusal intikamını alabilmek.
Anita de Monte Laughs Last kitabı, “Ana’nın anısı için. Ve geri kalanımızın burada olduğunu fark etmeden yalnızlığa katlanmak zorunda kalmış kadınlar için.” cümlesi ile başlıyor. Washington Post’tan Los Angeles Times’a kadar övülen kitabın adandığı Ana ise 70’li ve 80’li yıllarda New York sanat sahnesini ekofeminizm odaklı beden performansları ile etkilemeyi başaran Ana Mendieta’dan başkası değil. Mendieta, İkinci Dünya Savaşı’nın ardından en etkili Kübalı-Amerikalı sanatçılardan biri olarak görülüyor. Beyaz olmayan bir kadın olarak mücadelelerinin iki taraflı ilerlediğini söyleyen Mendieta; kariyeri boyunca feminizm, şiddet, hayat, ölüm, kimlik gibi başlıklara odaklanıyor.
Anita de Monte Laughs Last
Başlamadan önce: Ana Mendieta’nın Davası ve Kitaba Etkileri
Ana Mendieta, bu sene ocak ayında ölen Carl Andre ile yaşadığı ilişki sırasında 34. kattan şüpheli bir şekilde düşerek hayatını kaybediyor. Özellikle apartman görevlisi, kavga seslerini duyduğunu ve Mendieta’nın “Hayır, Hayır!” diyerek bağırdığını iddia ederken sanat dünyasının en önemli isimlerinden biri olan Andre’nin 80’li yılların ortasında kendisini nasıl savunacağı aslında belli. Andre’nin savunmasına göre Mendieta “Latin öfkesine” sahipti ve -cadı pratikleri üzerine odaklandığı iddia edilen- Santerįa isimli bir dinin mensubuydu. Jüri sistemine alışık olduğumuz Amerika’da yargıç tarafından yargılanmayı tercih eden Andre, delil yetersizliğinden dolayı suçsuz bulunuyor. Günümüzde “cadı” meseleleri, sanki feminizm tarihinde tozlu bir sayfada yer alıyormuş gibi hissettirse de 80’lerin ortasında belli ki hâlâ bir kadının “kendini kaybetmesi” için yeterli bir sebep. Bu noktada bana sorarsanız Xochitl Gonzalez, “Madem cadı olduğumuzu iddia ediyorsunuz, buyrun cadıyız o zaman.” diyerek metafiziksel dönüşümlerin başladığı bir intikam kurguluyor.
Bir yandan bu intikam, konuşulması gereken bir meseleyi seneler sonra popüler kültürde su yüzüne çıkarırken bir yandan ise problematik başka bir meseleyi doğuruyor. Bugünlerde gündemimizde olan oyuncu America Ferrera, şubat ayında Amazon MGM Studios ile bu davanın konusunu anlatan Robert Katz’ın kitabı “Naked by The Window’un” hem yapımcılığını üstleneceğini hem de Ana Mendieta’yı canlandıracağını duyurmuştu. Ana Mendieta’nın mirasını koruyan Raquel Cecilia Mendieta (yeğeni), halasının nasıl anlatıldığı üzerine kendisine hiçbir hak verilmeyen yapımlardan ve -hiçbir şekilde fikri danışılmadan kaleme alınmış- Anita de Monte Laughs Last kitabından rahatsızlığını şu şekilde dile getirmişti: “Halamın daha kaç kez düşmesi gerekiyor?”.
Anita de Monte Laughs Last’in Kurgusu
2024 yılının en çok konuşulan kitaplarından biri olan ve şimdiden Reese Witherspoon’un Kitap Kulübü’nde okunmuş, The New York Times’ın öneri listelerine girmiş Anita de Monte Laughs Last; kimlik meselelerini anlatabilmek için özellikle son dönemlerde sıklıkla karşımıza çıkan paralel anlatıdan yararlanıyor.
Kitap; Kübalı bir performans sanatçısı olan Anita de Monte’nin 1985 yılında yaşadıkları ile 1998 yılında sanat tarihi okuyan Raquel Toro’nun tez yazma sürecini paralel bir şekilde anlatıyor. Biraz önce de bahsettiğim gibi Küba’da doğması daha sonrasında Iowa’da büyümesi, ödüller, sanat eserlerinin benzer & aynı isimleri, evlendiği kişinin özellikleri ve ölüm şekli ile neredeyse tamamen Ana Mendita’nın hayatından alınmış bu kitaptaki Raquel karakterinin ilhamı ise aslında yazarın geçmişinden geliyor. Aynı Xochitl gibi Brown Üniversitesi’ne giden ve sosyo ekonomik olarak zorlu bir geçmişten gelen Raquel, yine yazarın kitabı kaleme alırken motivasyonuna uygun bir şekilde kurgunun içinde Anita’nın intikamında destekleyici bir rol oynuyor.
Türkiye’de kitap daha çevrilmemiş fakat İngilizce versiyonu Minoa’da bulunuyor. Eğer kitabı ulaşmak isterseniz buraya tıklayabilirsiniz.
Editör Notu: Yazının devamı spoiler içermektedir.
Anita de Monte Laughs Last Analiz
Bence kitapta paralel bir kurgunun işlenme sebebi yalnızca yazarın da kendini kurgusal bir karakter olarak hikâyeye dahil etme isteği değil. Yazarın tercih ettiği paralel kurgu sayesinde tarihte benzer kimliğe sahip insanların yalnızca kimliklerinden ötürü yaşadığı ve nesiller boyunca tekrarlanan ortak travmalara şahit oluyoruz. Zira “kitapta” bir yandan beyaz, sanatçı ve “üst sınıf” kocası tarafından öldürülen Anita de Monte karakterinin hayatını takip ederken bir yandan ise tekrar beyaz, tekrar sanatçı ve tekrar “üst sınıftan” bir sevgilisi olan Raquel’in ilişki içerisinde nasıl bir objeye dönüştürülmeye başlandığına, kimliğinin nasıl ondan çalınmaya çalışıldığına şahit oluyoruz. Bu konuda tabii, tek başımıza değiliz. Raquel’in ailesi, arkadaşları hatta ölümünün ardından metafiziksel bir dönüşüm yaşayan Anita bile bunu düşünüyor.
Kitabın ilginç kısımlarından biri ise Anita’nın öldürülmesinin ardından onu öldüren kocası Jack Martin’in de hikâyeye kendi bakış açısı ile dahil olması. Bu noktada yazarın Martin’in bakış açısını kitaba dahil etme isteği tabii ki onunla empati kurabilmemiz için değil. Zira Martin, kendi bakış açısı ile anlatıya dahil olduğu zaman insanların ayrıcalıklarından vazgeçmemek için neler yapabileceğine şahit oluyor; bu kişilerin etrafındakilerin ise paralarını ve prestijlerini kaybetmemek için nasıl savunmalar üretebileceğini görüyoruz.
Kapak Fotoğrafı: Ana Mendieta, Flower Person, Flower Body, 1975 / 2020 – Galerie Lelong & Co.
İlginizi çekebilir: Kader Gur’den Ursula K. Le Guin
İlk yorumu siz yazın!