Zeynep Kaçar’ın aynı adlı romanından uyarlanan “Yalnız”, tiyatronun fizikselliğini öne çıkaran, kadının içinde bulunduğu mevcut distopyayı ya da çoklu ihtimalleri başarılı bir şekilde yansıtan bir oyun. Kadınların bazen erkekleri de oynamaları gayet akıllıca bir tercih olmuş. Zira oyun, Osmanlı’da Müslüman erkeklerin kadınları oynamaları fikrinin tersine çevrilmiş izlenimi veriyor. Ataerkillik, kurumsallaşmış dinin kadın üzerindeki baskısını, ki bazen bu oluşumlar kadınları birbirine karşı da düşman edebiliyor, başarıyla işliyor. Şeritler, video desteği ve fiziksel danslar da mizanseni güçlendiriyor. Müzik ve ses tasarımı da izleyicinin oyuna entregre eder nitelikte. Oyunculuklara gelince, bilindik oyunculuk tarzının dışında bir tarz benimsenmiş. 

“Yalnız” Oyunu | Fotoğraf: Salih Üstündağ – Instagram

Feray ve Ferayların Hikayesi

Feray ve Defne rollerini dönüşümlü paylaşan Sıla Doğanay ve Başak Kıvılcım Ertanoğlu | Fotoğraf: Salih Üstündağ – Instagram

Düzçizgisel olmayan bir anlatım benimseyen Yalnız, Feray’ın kocasını öldürmesi ve İstanbul’a yerleşmesiyle başlıyor. Bu süre zarfında, Feray’ın ergenliğinde bir rock müzik grubunun solisti olduğunu öğreniyoruz. Bir konser esnasında fenalaşması ve sonrasında eşi olacak doktor Veli tarafından kurtarılması işleniyor. Feray ve Veli evleniyorlar. Ancak, Defne’nin doğumuyla birlikte Feray kendisine atanan kadınlık rollerini performe etmeye başlıyor. Fizik öğretmenliğini yapamaması ve Veli tarafından maruz kaldığı ekonomik ve ilişkisel şiddet gitgide katmerleniyor.

Akabinde, Veli’nin bir tarikata katılması ve Feray’ın kendi çocuğunu görememesi, onun kendisine ve kadınlığına yabancılaşmasına neden oluyor. Oyun süresince, ataerkil normların ve kurumsallaşmış dinin kadınları gerek özel gerek kamusal alanda kıstırdığına tanık oluyoruz. Bazı kadınların ise ataerkil kodları içselleştirerek bu düzeni kendi içlerinde meşrulaştırdığı vurgulanıyor. Ataerkil düzende, kadınların birlikte aydınlanmaları yerine birbirlerine düşman edilmeleri söz konusu hale geliyor.

Distopya İçerisinde Dinamik Bir Dramaturji

screenshot_20241209_120746_instagram
“Yalnız” Oyunu | Fotoğraf: Instagram

Başak Kıvılcım Ertanoğlu ve Ümit Erlim, Treplev‘deki birlikteliklerini Yalnız‘da da sürdürüyor. İkilinin romandan uyarladığı oyun; dekorlarda şeritlerin, video desteklerinin kullanılması ve İdil Acim’in ses düzenlemeleriyle müzikleri sayesinde anlatıyı dinamik hale getirerek, toplumsal cinsiyete dayalı distopyayı “immersive” bir deneyime dönüştürüyor.

Oyuncu kadrosunun tamamen kadınlardan oluştuğu Yalnız‘da, erkek karakterlerin de kadınlar tarafından canlandırılması, Osmanlı’da Müslüman erkeklerin kadınları oynaması fikrinin ters yüz edilmiş hali adeta. Kadınların toplum içinde sindirilmeleri ve maruz kaldıkları erkek şiddetinin çok boyutlu bir şekilde işlenmesini sağlıyor.

screenshot_20241209_120758_instagram
“Yalnız” Oyunu | Fotoğraf: Instagram

Ayrıca, hareket tasarımını sağlayan Ceyda Özcan’dan bahsetmeden geçmeyelim. Oyun içerisinde tiyatronun ve bedenlerin fizikselliğinin altını çizerek, Feray ve Defne’nin halet-i ruhiyelerinin cisimleşmesini sağlıyor. Öte yandan oyuncuların bedensel olarak konumlanışlarını adeta gizli bir orkestra şefi edasıyla yönlendiriyor.  Bunların yanı sıra oyunda isimleri değişen fakat konumları aynı olan erkeklere de hayat veriyor.

Son olarak, oyunun kadrosundaki Başak Kıvılcım Ertanoğlu, Sıla Doğanay, Ceyda Özcan, Ecem Kocatepe, Şevin Parlak, Elif Uçar ve video görüntüsüyle oyuna katkılarını sunan, aynı zamanda özgün metnin yazarı, Zeynep Kaçar birbirlerine organik bir şekilde kenetlenerek bütünlüklü bir performans sergiliyorlar. 

“Yalnız” Oyunu | Fotoğraf: Salih Üstündağ – Instagram

Sonuç Yerine

Zeynep Kaçar’ın aynı adlı romanından uyarlanan Yalnız, içinde bulunduğumuz ataerkil düzeni ve ülkece peşi sıra yaşanan toplumsal cinsiyete dayalı her türlü şiddeti sorgulamaya davet ediyor. Kadının mücadelesinde yalnız bırakıldığının altını çizen oyun, toplumdaki erkeklerin –bu incelemenin yazarı da dahil– hemcinslerinin uyguladığı şiddetle ve kendi ayrıcalıklarıyla yüzleşmelerini gerekli kılıyor.

“Yalnız” Oyunu | Fotoğraf: Salih Üstündağ – Instagram

Ele aldığı konuyla paralel olarak, Yalnız tiyatronun fizikselliğini öne çıkararak kadının içinde bulunduğu distopyayı ve çoklu ihtimalleri başarılı bir şekilde yansıtmaktadır. Kadronun tamamen kadınlardan oluştuğu oyunda, kadının kendi hikayesi ve maruz kaldığı iktidar baskısı bütünlüklü bir performansla aktarılıyor. Hareket performanslarına yaslanan oyunculuklar, bilindik oyunculuk tarzının dışına çıkarak seyirciyi oyunun içine çekiyor. Nihayetinde, gerek dramaturjisi, gerek hareket tasarımı, metni ve ses/müzik düzenlemeleriyle Yalnız, sezonun ilgi ve heyecan uyandıran oyunları arasında yerini alıyor.

Kapak Fotoğrafı: İKSV

İlginizi çekebilir: Halil Şimşek’ten Nora (Bir Bebek Evi): Kapıyı Yumuşak Çarpan Nora