İlk yorumu siz yazın!
Yaşamak: Yu Hua'nın Hayatı Kucaklayan Romanı
Son zamanlarda beni duygusal anlamda etkileyen bir kitap okumamıştım, ta ki Yu Hua’nın “Yaşamak” adlı kitabını okuyana dek. Kitabın anlatımı sade olsa da içeriği fazlasıyla duygu yüklü. Öyle bir çırpıda okunamıyor, bazı noktalarda dayanamayıp bırakmak isterseniz bu çok doğal. Ya da belki de ben fazla hassasım, bilmiyorum…
Yaşamak, Yu Hua
Yu Hua, Çinli bir romancı. Çin Kültür Devrimi’nden etkilenen yazarın eserlerinde sık sık devrimin izlerini görmek mümkün. Yazarın şimdiye kadar yayınladığı dört kitabı bulunuyor. Yaşamak ise Yu Hua’nın ikinci kitabı. 1993 yılında kaleme alınan bu yapıt, aynı zamanda Zhong Yimou tarafından 1994 yılında sinemaya da uyarlanıyor. 2016 yılından itibaren eser Türk okurlarıyla buluşuyor.
23 yıl sonra dilimize çevrilen bu yapıt aslında öyle kıyıda köşede kalacak bir yapıt değil ama çevrilmesi uzun yıllar sonra gerçekleşiyor. Bahar Kılıç, eseri Çince’den dilimize çeviriyor. Alanım yabancı dil olunca eserlerin kendi ana dili dışında farklı dillerden Türkçe’ye çevrildiğinde “Edebi anlamda kayıplar yaşanıyor mu?” diye düşünmeden edemiyorum. En azından bu yapıt kendi ana dilinden çevriliyor. Bu çok kıymetli bir nokta benim için. Sizler de okuduğunuzda iyi ki dilimize çevirildi de bizler de bu sayede kitabı okuma şansı elde ettik dersiniz diye umuyorum.
Bazı kitaplar yayınlandığı zaman ne yazık ki yasaklanabiliyor ve “Yaşamak” adlı kitap da onlardan biri. Eserde Çin komünist rejimi hakkında bazı eleştirilerin olması sebebiyle yayınlandığı dönem ülkesinde yasaklanıyor. Çünkü bu durumla ilgili kitabın aslında iki ana noktası bulunuyor. Birincisi, romanın ana karakterlerinden Fugui’nin gözünden rejimin eleştirilmesi, diğeri de meydana gelen yanlışlığın sonuçlarının okura hissettirilmesi. Yasaklanmasına rağmen aslında hem birçok ülkede çok satan kitaplar listesine giriyor hem de doksanlı yılların en etkileyici romanlarından biri olarak seçiliyor. Birçok prestijli ödülün de sahibi olan Yu Hua, 2002 yılına gelindiğinde ise James Joyce Edebiyat Ödülü’ne layık görülüyor.
Kitap 250 sayfadan ve tek bölümden oluşuyor. Kitabın konusu esas olarak Fugui’nin hikayesine odaklanıyor. Köy köy dolaşıp halk şarkıları derleyen bir gezginin, Fugui’nin köyüne geldiğinde onunla konuştuklarından ve başkarakter Fugui’nin çocukluğundan yaşlılığına kadar yaşadığı dönemi kendi ağzından anlatmasından oluşuyor. Yani romanda iki anlatıcı yer alıyor. Biri Fugui diğeri ise gezgin. Köy köy dolaşan esas anlatıcı bir gün Fugui’ye rastlar ve duygularını şöyle ifade eder:
“Gençtim, derdim tasam yoktu. Her yeni yüz beni heyecanlandırıyor, neşelendiriyordu. Bilmediğim her şey beni derinden etkiliyordu. Hayatımın tam bu evresinde rastladım Fugui’ye. Hikâyesini anlatırken öyle güven veriyordu ki daha önce hiç kimse bana kendimi böyle hissettirmemişti.”
Yaşamak Romanındaki Karakterler
Romandaki ana karakterleri kısa kısa tanıyalım mı? İlk olarak ana karakter Fugui’den bahsetmek istiyorum.
Fugui
Romanın ana karakteri. Zengin bir ailenin tek oğlu, yani Xu ailesinin mirasyedisi. Romanın en başında varlıklı ailesiyle nam salan, arazilere sahip olduğunu ve herkesin ona beyefendi diye seslendiğini görmekteyiz. Hayatı yemek, içmek, gezip tozmak ve bütün gün miskin miskin dolanmaktan ibaret sanan Fugui, hovardalık ve aylaklık adına bütün işleri yapıyor. Ancak zamanla kendini kumara kaptıran Fugui tüm mal varlığını bir anda kaybediyor. Kumar sayesinde eski hayatını ve zamanla ailesini tamamen kaybeden Fugui Jiazhen ile evli, Fengxia adında bir kızı ve Youqing adında bir oğlu. var. Eski hayatında yaptıklarından pişman olup yoksuluğun içine düşen Fugui çok zor şartlar altında çalışarak ailesine bakmak için elinden geleni yapan bir karakter.
Jiazhen
Jiazhen, Fugui’nin eşi. İki çocuk annesi. Jiazhen de varlıklı bir ailenin kızı. Babası, şehirdeki pirinç deposunun sahibi. O kadar çileli bir hayatı var ki okurken ne kadar sabırlı dedim durdum. Eşinin yaptığı hatalardan dolayı bir kez bağırdığını ya da bu durumu sorun ettiğini görmüyoruz. Jiazhen’in tüm hatalarına rağmen eşine destek olan, zor şartlarda ailesini asla bırakmayan, güçlü ve sabırlı biri diyebiliriz. Jiazhen olmak gerçekten zor. Yaşadığı onca şeye rağmen ailesinin yanında olmayı tercih eden, sabırlı bir kadın karakter.
Fengxia
Ailenin güzel ve anlayışlı kızı. Babasının hatasından dolayı bir süre annesinden ayrı kalan ve tüm o sıkıntılı dönemi tarlada babasına yardım ederek geçiren küçük bir kız çocuğu. Yaşıtları gibi okula gitmeyen Fengxia, havale geçirdikten sonra da konuşma kabiliyetini de tamamen yitiriyor. Güzel olan Fengxia, bir ara evlatlık verilse de yine ailesiyle yaşamaya devam ediyor. Fengxia ile ilgili bir şeyler okuduğumda “Ya bu kız ne zaman gülecek, artık yetmez mi?” diye kaç kere sordum tahmin edemezsiniz.
Youqing
Romandaki en sevdiğim karakter diyebilirim. Onunla ilgili bir şeyler okuduğumda sanki onu izliyormuşum gibi hissettim. Çok canlı ve samimiydi her bir cümlesi. Youqing, ailenin tek oğlu. Annesi Jiazhen, Youqing’e hamileyken babasının zoruyla baba evine dönmüş ve oğlunu kendi ailesinden uzakta doğurmuştu. İşte bu nedenle Youqing, hem ablasını hem de babasını daha sonra tanıyor. Okula gitmesini için ablasının evlatlık verilmesine sebep olan Youqing, ablasına düşkün ama aynı zamanda okulda pek de başarılı değil. Varsa yoksa aklı hep kuzularında. Hayvanları sevenlere ayrı bir sempatim var, Youqing de sırf bu yüzden kalbimi çaldı diyebilirim. Hatta babasının kuzularını halk komünlerine teslim etmesi gerektiğinde kuzularla ilgilenen kişiye dönüp; “Her gün onları kucaklamak için gelmemin bir sakıncası olur mu?” sorması, onun o minik kalbinin ne kadar güzel olduğunu sizce de yansıtmıyor mu? Youqing hakkında çok daha fazla şey yazabilirim ama onu okuyarak tanımanızı istiyorum.
Kitabın arka kapağında bir hayat öyküsü okumamış da sanki bir hayat yaşamış olduklarını söyleyen okurların sözlerine yer veriliyor. Gerçekten de kitap insana dair anlamlı bir gerçeklik sunuyor. Ne olursa olsun, insanın başına ne gelirse gelsin ayağa kalkıp hayata sarılmasına dair mesajlar veriyor adeta. Eseri okurken altını çizdiğim birkaç cümleyi sizlerle paylaşmak istiyorum.
“Bütün bir aile her gün bir arada olduğu sürece, paranın ne önemi vardı?”
“Yaşamaya devam etmek zorundasın.”
“İnsanların unutmaması gereken dört kural vardır: Yanlış söz söyleme, yanlış yatakta uyuma, yanlış eşikten girme, elini yanlış cebe atma.”
“Yavaş kanat çarpan kuş, erken uçmaya başlamalı.”
Kapak Fotoğrafı: Instagram @wiselibraryy
İlginizi çekebilir: Canan Keles’ten Beyaz Kalp
Tanrının fuguiye bahşettiği uzun bir 'yaşam' lanetten ve cezadan öte acı bir durumdur. Bir insan kendi evladını, ailesini ve hayatını kaybetmenin ne kadar kolay olduğunu okura üzücü bir şekilde aktarıyor. İnsan bedeninin ne kadar zayıf ve önemsiz olduğunu hissettirdi Yu Hua. 'Sıfır noktasındaki Kadın' adlı bir kitap vardır onun gibi umutsuzluk ve sefaletin insana toplum aracılığıyla nasıl bağlandığını göreceksiniz. İyi okumalar dilerim.
Son zamanlarda merak ettiğim bir kitap. 🙂 Teşekkürler🙂