Yeldeğirmeni: Kadıköy'ün Küçük, Samimi Semtine Bir Bakış
Siz de benim gibi İstanbul’un dar sokaklarında özellikle yazın avare gezmeyi seviyor musunuz? Şöyle bir çıkıp “şu sokaktan geçmemiştim” deyip ara sokaklara dalanlardan mısınız? Cevabınız evetse bu yazı tam size göre ve tam zamanı. Kadıköy ilçesinde yerli halkın “Yeldeğirmeni” dediği son zamanlarda neredeyse her köşe başında ya da her apartman altında açılan, fiyatları uygun olduğu için çoğunlukla öğrencilerin doldurduğu küçük kafeleri ile adından söz ettiren Yeldeğirmeni ile ilgili birkaç gözlemimi paylaşmak istiyorum.
Benim de artık semt sakinleri arasına karıştığım bu güzel semtte sokaklarda gezerken aşağıda fotoğrafını gördüğünüz insanın yüzünde gülümseme oluşturan ev ile karşılaştım. Çok ilgimi çekti ve yaşayan birileri var mı diye evin kapısını çaldım. (Bu arada evi kendisi görmek isteyenler için sokak adı: Uzunhafız) Kapıyı Ecevit Çalışkan adlı doğma büyüme Yeldeğirmeni sakini açtı. Kısa bir sohbet ettik. Evin bu şekle dönüşümünü sordumduğumda küçükken hiç oyuncağının olmadığından ve dönüşümün, tesadüf eseri eline geçen bir oyuncağı evin dışına asması ile başladığından söz etti. Evi görüp de benim gibi meraklı olanların bir hayli çok olduğunu öğrendim. Sohbeti tatlı Ecevit Bey’e teşekkür ettim. Konu ile alakalı pek çok televizyon kanalınında çekim yaptığını söyledi. İlgisini çekenler ve evin kuruluş hikayesini Ecevit Bey’in kendi sesinden dinlemek isteyenler için aşağıya bir video bırakıyorum.
Bu semtin neredeyse tamamında hayvansever semt sakinleri, ziyaretçiler ve esnaf var. Bu nedenle benim köpeğim Mila gibi hayvan ev arkadaşınız varsa bu semt tam size göre. Yeldeğirmeni dedik kafeler dedik, şimdi de biraz kafelerden bahsedelim. Bunlardan biri “Yeldeğirmeni Küff”. Kahve ve kahvaltıları oldukça güzel, seçkisi zengin. Duvarlarındaki resimler, içine girdiğiniz zaman sizi karşılayan kitaplık ile tam bir semt kafesi.
Yeldeğirmeni’nde saymakla bitmeyecek kadar çok kafe var.Bunlardan bazıları; en eskilerinden olan Benezio,Coffee Manifesto, Müjgan, Boni, Bit’ro, Robin’s, Cafe Mu, Wanderlust ve Bubble Me… Ayrıca Hadig ve Hangart gibi hem sanat alanı hem kafe olan yerler de azımsanmayacak kadar çok. Kafelerin hepsinde çay, çeşitli yerli yabancı kahveler,kahvaltı seçenekleri mevcut. Belki de Türkiye’nin ilk ve tek milkshake barı olan The Crazy Company’de İzzettin Sokakta yerini almış. Son olarak gazozcular da bu semtte. Lokantada var mı diyenleri duyar gibiyim. Olmaz mı. Kadı Lokantaları başta olmak üzere pek çok damak tadına hitap eden restoranlar da var. Veee barlar… Tabii ki onlarda var ama semt barı şeklinde küçük, samimi ve ucuz.
Semtin adını aldığı değirmen – yani fırın sayısı da az değil. Ana caddesi olan Karakolhane Caddesi üstünde 4 tane var. Bu fırınlarda çok çeşitli ekmek türleri, poğaça vb bulmak mümkün. Azımsanmayacak sayıda simit fırınları da bulunuyor.
Bu semte gelmeden önce tarihini araştırırken burada yaşayan yazar Rüzgar Ceyda Alpak’ın yazdığı “Yeldeğirmeni Öyküleri” kitabını almış, okumuştum. Daha sonra kendisi ile de kısa bir sohbetimiz oldu. Hikayeler kendi çocukluk yıllarında gerçekten yaşanmış olayları anlatıyor. Ben çok sevdim çünkü içinde “aşk” var. Siz de merak ediyorsanız alıp okuyabilirsiniz. Kitabını okuyup kendisi ile sohbet etmek için şanslıysanız evinin altının yan tarafında olan “Cafe Stellar” da kendisini bulabilirsiniz. Bu kafe de yine Uzunhafız sokak üzerinde. Kitapta yer alan olayların geçtiği evleri (Sünget Apartmanı gibi), sokakları gezebilir tarihe tanıklık edebilirsiniz.
Bu semt ile ilgili yapılan “Canlandırma Projesi” sayesinde her sokakta neredeyse bir evin duvarında ‘mural’lar var. 2012 yılından beri yapılan, Mural İstanbul Street Art Festival Sanat sayesinde kendine münhasır bir “kişiliği” olan Yeldeğirmeni semtini her yönüyle, güzellikleri ile gezip görmeniz için davet ediyorum. Sevgiyle kalın…
Kapak Fotoğrafı: Instagram/@yeldegirmenimahallesi
İlginizi çekebilir:
Eline kalemine sağlık, güzel bir anlatım olmuş.