Sabrina Carpenter şarkısına eşlik eden Dolly Parton, 90’larda alıştığımız ağır makyajları terk ederek kırmızı halılara dönen Pamela Anderson, yeni ilişkisinin tadını çıkarırken kendisini rahatsız eden kameralara haddini bildirmekte çekinmeyen Meryl Streep, yıllar sonra Oscar’ını alırken onu belirli rollere hapseden yöneticilere kafa tutan Demi Moore… Yaş ayrımcılığına kafa tutan yeni nesil it-girl’lerimiz hayırlı olsun!

Fotoğraf: pitchfork.com

Prime Time’ım Geçiyor mu?

Hep yaşlı ruhlu bir insan olduğumdan mı bilmiyorum ama çocukluğumdan beri ne zaman birinin yaşıyla/demodeliğiyle dalga geçilse içim ezilirdi çünkü hep bir gün yaşlanacağımın farkındaydım. Bence toplumda en hissedilir olduğu konulardan biri “yaşlılık”. (özellikle de kadınlara yönelik olarak) Takdir edersiniz ki bir kadının yaşlanmasının “prime zamanının” bitişi olarak anıldığı bir dünyada yaşıyoruz. Bunu bazen rastgele bir Instagram postuyla bile hissetmek mümkün. Bu sabah işim için sosyal medyamı açtım ve karşıma muhtemelen çok zekice ve esprili olduğu düşünülen bir görsel çıktı. 2000’lerin başından Tamagotchi ve Furby gibi oyuncakların görsellerinin üzerinde bir yazı: “Eğer bunları hatırlıyorsanız botoks zamanınız gelmiş demektir :)”

Geldi mi gerçekten? 30 yaşında bir kadın olarak saatin tik tok’larını duymam mı gerek? Birkaç çizgimden kurtulmak için acilen önlemlere başlamalı mıyım? Yoksa önleyici botoks yaptırmayarak çoktan geç mi kaldım? Ya kariyerim? “Prezantabl” yaşlarım geçiyor mu? İnsanlara hitap etmemi gerektirecek işler için çok mu yaşlıyım? “Çocuk istemiyorum.” önermesini algılayamayan bir kitle için annelik yaşım geçti zaten ve kaybetmiş durumdayım. Hayır cenin özlü göz altı kreminizi denemedim, kolajen ayininize katılmak istemiyorum ve 128 küçük egzersizden oluşan yüz yogası rutininiz için vaktim yok haftada 45+ saat çalışıyorum ben. İmdat!

Yaşlanmaktan Korkmazsak Ne Yapacaksınız?

Bir yandan kapitalizm bize bu korkunç sonu önlemek için 2345 farklı ürün sunar diğer yandan medya “bak yaşına rağmen ne kadar güzel” mesajı altında özel antrenörü ve diyetisyeniyle haftada bilmemkaç saat çalışan ünlüleri gözümüze sokarken ben yüzümü başka bir yere çeviriyorum ve sizi de oraya davet ediyorum. Yukarıdaki fotoğraf yakın zamanda “Please please please” şarkısının yeni bir versiyonu için bir araya gelen Sabrina Carpenter ve Dolly Parton’ın yer aldığı bir çekimden. Konuşmanın akışında “Bir gün sen de bu yaşta olacaksın” diyen Dolly’e, “Biliyorum, sabırsızlanıyorum. Umarım senin gibi görünürüm” diyen Sabrina; işte bu bitmez tükenmez yaşlılık korkusu senaryoları karşısında yakalamak istediğim ruh tam da bu!

Görsel: grandviewresearch.com

Ergenliğini çok fazla Lily Allen dinleyerek geçirmiş bir olarak The Fear şarkısındaki şu sözler halen aklımda kazılı “I am a weapon of massive consumption, And it’s not my fault, it’s how I’m programmed to function” (Ben bir aşırı tüketim silahıyım ve bu benim suçum değil, böyle programlandım). Sürekli elimizden bir anda kayıp gidebilecek bir şeyi yakalamak için korkuyla tetikleniyoruz. Substance filminin (ki mesajını sığ bile buldum bir erkek çekmiş gibiydi ama o haliyle bile insanları düşünmeye sevk etti) yılın en çok sevilen ve üzerine en çok konuşulan filmi olması rastlantı değil. Anksiyete yaratan bu korku senaryosu kadınların üzerinde yıllardır baskı kuruyor. Çünkü patriyarkayla el ele veren kapitalizme kazandırıyor. Peki ya yaşlanmaktan korkmazsak?

Yeni Nesil It-Girl’ler

Yaşlanmaya dair felaket senaryoları genellikle benzer temalarda işleniyor. Bir: Güzelliğini (burda kastettikleri aslında erkeklerin gözündeki cinsel cazibe) kaybediyorsun. İki: Senden daha genç & güzel olanların senin yerini almak için geliyor (işte, romantik yaşamında ve her yerde) Peki gerçekten böyle mi? Moda endüstrisinin içinde olan birinden duyun isterim ki: Değil. Hikaye biz yazdıkça değişiyor. Dünyanın en etik dışı ama heyecan verici endüstrilerinden olan moda bile yaş almış bireylere, özellikle de kadınlara yönelik kucaklayıcı yaklaşımı benimsiyor. Batsheva Hay’in tamamen 40 yaş üstü kadınlardan oluşan bir model kadrosuyla hayat bulan Sonbahar/ Kış 2024 defilesinde podyumda yer alan isimlerden Molly Ringwald bu değişimi şöyle özetliyor: “50’li yaşlarındaki kadınlar yeni It girl’ler gibi hissediyorum.”

Yukarıdaki görsel Vogue Filipinler ve Vogue İtalya’nın, kapak kızı tercihlerini göstersin isterim. Apo Whang-Od 106, Isabella Rossellini 71 yaşında. Her ne kadar “o oğlanı doğuracağına taş doğursaydın keşke” şeklinde sitemlerim olsa da modellik kariyerinin yaş sınırı olmadığının en sağlam göstergelerinden biri olan Maye Musk, 76 yaşında ve geçtiğimiz yıl kapağında yer aldığı dergiler arasında: Bazaar, InStyle, Elle ve GQ yer alıyor. Özetle ileri yaşlardaki modeller moda dünyasının radarında. Örneğin; Kopenhag Moda Haftası’nda İlkbahar/Yaz 2025 koleksiyonunu tanıtan Peter Jensen yalnızca 45 yaş üstü modellerle çalıştı ve kararını şöyle açıklıyor: “Bilgiye, zekâya ve yaşam tecrübesine sahip insanları yansıtma fikrini seviyorum.

Sabrina ve Dolly, Cher ve Dua Lipa, Taylor Swift ve Stevie Nicks örnekleri düşünüldüğünde müzik dünyasının yeni ve eski it-girl’lerinin de birebirini el üstünde tutarak ilerlediği açık! Hollywood bile iyi niyetten ziyade ‘milf’ takıntısı nedeniyle de olsa ilerleyen yaşlardaki kadın oyunculara çeşitli hikayelerin baş rollerini teslim ediyor. Günün sonunda yaş takıntısının yarın biteceğine inanacak kadar naif değilim elbette. Özellikle de konu “güzellik olduğunda” zira Lindsay Lohan ve Christina Aguilera’nın ardından yüz germe operasyonları Google aramalarının yeni favorisi ancak en azından iş yaşamında (en toksik alanlardan olan “sahne” için bile) hikayenin değiştiğini görebiliyorum. Bu da bana bir sonraki feminist atağıma kadar yeter.

Görsel: Lainey Molhar

Ek olarak; uzun yıllar boyunca sadece kadınlar için geçerli gibi görünen bazı görünmez kuralların yok oluşunu da izliyoruz. “Yaşına göre giyinmiyor”, “Yaşına göre davranmıyor” takıntıları azalıyor. Bir kadının sadece yaş aldığın için renklerden vazgeçmesinin, daha “sakin” olmak üzere karakterini revize etmesinin ne denli saçma olduğunu görebiliyor gibiyiz. Bundan bir on yıl kadar önce anneannemin, anneme “kızım yaşına göre mi giyinsen” dediğinde annemin kelebekli ve yırtmaçlı eteğinden vazgeçmeyişini daha çok takdir ediyorum. Bu arada yaşlandıkça anneme benziyorum. Bence bu çok güzel bir gelişme çünkü annem güzel bir kadın ve birbirine benzeyen onlarca yüzün bir kopyası olmaktansa onun bir kopyası olmayı yeğlerim.

Kapak Fotoğrafı: Aiden Magarian

İlginizi çekebilir: Beauty Magger’dan “Anti-aging” Söylemi