İlk yorumu siz yazın!
Yılanbalığının Yolu: Sırlarla Dolu Balığın Masalı
Her nasıl var oldukları da, nasıl öldükleri de ayrı bir muamma… Uzun yıllar “yoktan var olduğu” düşünülen, dünyanın en gizemli hayvanı olarak geçen yılan balığı, İsveçli gazeteci ve yazar Patrik Svensson’ın Yılanbalığının Yolu kitabında keyifli bir dille ele alınıyor. Hazırsanız sırlarla dolu bu yaratığı “biraz da olsa” tanıyalım!
Daha önce “yılan balıkları” hakkında kafa patlattınız mı hiç? Nasıl bir hayvan, nasıl bir yaşam döngüsü var, nasıl ürüyorlar veya nereden geliyorlar tatlı sulara? Daha önce tüm yılan balıklarının aynı noktadan, Sargasso Denizi’nden dünyaya yayıldığını biliyor muydunuz veya bedenlerinde “ihtiyaç duydukları ana dek” herhangi bir üreme organı barındırmadıklarını? Evet, yılan balıkları oldukça ilginç ve hala tam olarak çözülememiş hayvanlar.
İsveçli gazeteci ve yazar Patrik Svensson, İsveç’in prestijli ödüllerinden August Ödülü kazanan Yılanbalığının Yolu isimli kitabında, kendi anılarından ve gözlemlerinden yola çıkarak yılan balıklarını detaylı olarak ele alıyor. Kitap, adeta sırlarla dolu yılan balığının büyüleyici bir masalını sunuyor bizlere. 30’dan fazla dile çevrilen kitap, Türkiye’de Domingo Yayınevi aracılığı ile okuyucu ile buluşuyor.
Yılanbalığının Yolu, bu balıkların esrarengiz yaşam döngüsünü hem bilimsel hem de yazarın gözlemleri ile aktardığı gibi, okuyucunun kafasında pek çok soru işareti yaratıyor: Nereden geldim? Nereye gidiyorum? Yaşadığım bu yolculuğun anlamı ne? Hayatımız her daim bir akış içerisinde ve dönüşüm varlığımızın bütünsel parçası: Hiçbir şey olduğu gibi kalmıyor, her şey sürekli değişiyor. Bütün sembolik başkalaşımlarda, sahip olduğumuz şeylerin bazılarını kaybediyoruz. Yazar Patrik Svensson, yılan balığının dönüşümünü ve yolculuğunu, insanların hayat tecrübelerine benzetiyor. Yuvadan ayrılmak için yollara düşmek, akıntıya kapılıp sürüklenmek ve çok daha uzun ve zorlu bir yolculuğa çıkarak yuvaya geri dönmek.
Yılanbalığının Yolu
Patrik Svensson, Yılanbalığının Yolu kitabında Sargasso Denizi’nden bir düş gibi bahsediyor ve Sargasso Denizi, Avrupa Yılanbalığı “Anguilla anguilla”nın doğum ve ölüm yeri olarak biliniyor. İlk duyduğumda bana oldukça ilginç gelen bir şeydi dünya üzerindeki tüm yılanbalıklarının aynı noktadan dünyaya yayıldığı ve yılan balıklarının ölmek için tekrardan doğdukları yere, Sargasso Denizi’ne dönmeleri. Yılan balığının yaşam döngüsüne bakacak olursak, doğuyorlar ve adeta bir yaprak gibi akıntıya kapılarak kıyıya sürükleniyorlar. Ardından cam yılan balığına dönüşerek akarsulara girip dağılarak sarı yılan balığına dönüşüyorlar. Yıllarca tatlı sularda yaşayan yılan balıkları, “vakti geldiğinde” gümüş yılan balığına dönüşerek üremek ve ölmek için Sargasso Denizi’ne dönüş yapıyorlar.
Hayatlarının aktif dönemlerinde her zaman tek başlarına yaşayan yılan balıkları, 15-30 yaş aralığında üremeye başlıyorlar ve buna nasıl karar verdikleri hala bilinmiyor. Üstelik her yılan balığının üreme zamanı bir diğerinden farklı. Onlar üreme zamanı geldiklerini anladıklarında, yollara düşüyorlar ve bu yolculukta başkalaşım geçiriyorlar. Sahip oldukları sarı bedenin yerini çarpıcı renkler alıyor, “o zamana kadar gelişmemiş” olan üreme organları belirerek yüzgeçleri yol alabilmeleri için büyüyor. Yılan balıklarının gövdesi sperm veya yumurta ile dolarak Sargasso Denizi’ne varıyorlar. Doğumdan sonra ölüyorlar ve böylece yılan balığının hikâyesi tamamlanmış oluyor.
Sırlarla Dolu Bir Hayat
Gelelim, yılan balıkları ile ilgili en tartışmalı konuya: Üreme yöntemleri. Zoologların açıklanamayan sorular için “yılan balığı sorusu” demeleri, yılan balıklarının gizemlerinden kaynaklanıyor. Yüzyıllar boyunca araştırılmasına rağmen, yılan balıklarının nasıl ürediği hala bir muamma. Yılan balıkları ne dişi ne de erkek, ne yumurtluyorlar ne de çiftleşiyorlar. Onların gövdelerinde “nasıl olduklarını” açıklayan hiçbir şey yok; çünkü yılan balıkları “ihtiyaç duyana dek” gözle görülebilir bir cinsel organa sahip değiller. Hayatları boyunca geçirdikleri başkalaşımın yeni koşullara ayak uydurmak için geçirilen yüzeysel dönüşümler olmadığını da anlıyoruz buradan. Onlar, varoluşsal başkalaşımlar geçiriyorlar ve zamanı geldiğinde “ne olması” gerekiyorsa, ona dönüşüyorlar.
Yüzyıllardır araştırılan bir konu olan yılan balıklarının üreme yöntemi, Aristoteles tarafından da uzun yıllar boyunca incelenmiş ve Aristoteles, yılan balıklarının çamurdan doğduğuna kanaat geçirmiş. “Onlar denizin dibindeki çökeltilerin arasından birdenbire beliriyor, adeta yoktan var oluyorlar” diyen Aristoteles’in yanı sıra, çeşitli kültürlerde yılan balığı hakkında farklı söylentiler de var. David Cairncross, The Origin of the Silver Eel isimli kitabından Sicilyalı balıkçıların yılan balığı efsanesinden de bahseder. Sicilyalı balıkçılara göre, yılan balığı dünyaya önce bir böcek olarak gelir. Yılan balıklarının karada ve suda yaşamlarına devam etmeleri, hayatlarının başında bir böcek olmalarına bağlanır.
Sargasso Denizi’ne Yolculuk
Yılan balıklarının yaşam döngüsündeki her evre, nerede ve hangi koşulda olduklarına bağlı olarak değişiyor. Peki yılan balıkları başkalaşım geçirme zamanı geldiğini nasıl algılıyor? Yaşamlarının sona ermek üzere olduğunu anlayarak, nasıl Sargasso Denizi’ne geri dönüş yapıyorlar? Yılan balıkları, herhangi bir zamanda “cinsel olgunluğa” ulaşmıyor; onlar son yolculuklarına çıkacakları güne kadar sadece bekliyorlar. Yılan balıkları, hangi yolun onları geri götüreceğini nereden biliyorlar ve eve dönüş yolunu nasıl buluyorlar hala merak konusu. Muhtemelen göçmen kuşlar gibi, yılan balıkları da dünyanın manyetik alanını algılayarak doğru yolu bulabiliyorlar.
Yılan balıklarının göçmen kuşlar gibi sabit bir rotaları yok, çizdikleri rotalar oldukça dolambaçlı fakat varış noktası her daim aynı. Her biri, kendilerine en uygun hızda yüzerek kendi rotalarını kendilerini belirliyorlar ve hedefledikleri yola farklı yöntemlerle ulaşıyorlar. Hem gece hem de gündüz yol alan yılan balıkları, karanlık ve soğuk diplerde yolculuk yapıyorlar ve yalnızca geceleri karanlığa sığınarak yüzeye çıkıp ılık yerlerde ilerliyorlar. Araştırmalara göre, tatlı sudan ayrıldıktan yaklaşık 6 ay içinde Sargasso Denizi’ne ulaşmış olan yılan balıkları, üredikten sonra görevini tamamlayarak ölüyorlar ve öldükten sonra dahi gizemlerini korumaya devam ediyorlar; çünkü şu ana kadar Sargasso Denizi’nde herhangi bir yılan balığı ölüsü görülmemiş.
Yılanbalığının Geleceği
Pek çok canlının geleceği tehlikede olduğu gibi yılanbalığının geleceği de tehlikede. Yılanbalığının Yolu kitabında, yazar yılan balığının karşı karşıya olduğu tehlikelere de değiniyor. ICES ve IUCN gibi örgütler, gümüş yılan balıklarının en azından %40’ının Sargasso Denizi’ne ulaşmasını sağlayacak şekilde avlanma faaliyetlerini sınırlandırıyor ve yılan balıklarının seyir yollarına hidroelektrik santralleri inşa edilme konusunda önlemler alıyorlar. Yılan balıklarının geleceğini tehlikeye sokan en büyük şey, göç yolları üzerine insan eliyle konulan fiziksel engeller. Hidroelektrik santrallerinin yanı sıra, sulama kanalları ve baraj kapakları da yılan balıkları için ölüm demek. Yapay müdahaleler, genç yılan balıklarının denizden akarsulara ilerlemesini ve erişkin yılan balıklarının Sargasso Denizi’ne dönmesini engelliyor. Bu sebeple yılan balıklarının %70’nin öldüğü biliniyor.
Yılan balığının geleceğini olumsuz etkileyen tek şey insan müdahalesi değil. İklim krizi ve çevre kirliliği de yılan balıklarının ölümüne sebep oluyor. İklim krizi sebebi ile okyanus akıntılarının yönleri ve güçleri değiştiği gibi, akıntıların sıcaklığı ve tuzluluk oranları da değişiyor. Değişimler, yılan balıklarının yolculuklarında beslendikleri planktonların üretimini etkiliyor, ayrıca akıntıların yönlerini değiştirdiği için yılan balıklarının Atlas Okyanusu’nu aşmaları güçleşiyor.
Yüzyıllardır gizemlerini koruyan ve ölümlerinde bile arkalarında büyük bir gizem bırakan yılanbalıklarının masalsı yolculuğunu keyifli bir dille aktaran Patrik Svensson’ın “Yılanbalığının Yolu” kitabını okuyarak, onlar hakkında daha fazla bilgi sahibi olabilir, bir yandan da kendi hayat yolculuğunuz üzerine düşünmeye başlayabilirsiniz.
Domingo Yayınevi tarafından yayımlanan Yılanbalığının Yolu’na buradan ulaşabilirsiniz.
Kapak Fotoğrafı: Yaprak Civan
İlginizi çekebilir: Yaprak Civan’dan Kuşların Felsefesi
Yaprak Hanım öncelikle yazınızı ilgiyle okudum, emeğinize sağlık
Hikaye anlatıcılığı, zorluklarla mücadele etme, akıntının tersinde hareket edebilme, "sürüden ayrılanı kurt kapar" sözünü yıkıp kendi başına gidilmeyen yollardan gidilmesini şiddetle tavsiye eden biriyim, iş hayatımınız da tam bu balıkların hayatı gibi değil mi zaten ?
Yılanbalıklarının hikayesi de bu alanda çok ama çok kıymetli, daha önce hiç duymadığım bilgilerdi, bu konuda hem girişimcilere örnek olabilecek kişiler bulmak çok zor, hem de bu konulara eğilecek kişiler-yazarlarla tanışabilmek zor, hikaye bence muazzam 🙂. Patrik Svensson da bu konuda harika bir iş çıkarmış bence.
Yazınızı okurken 2017-2018 yıllarında izlemiş olduğum bir TedEx konuşmasını anımsadım ve de oturup tekrardan bir daha izledim. Ülkemizde de nice Patrik Svensson ların da olduğunu bir kere daha düşündüm
Çok uzaklara girmeye gerek yok, cennet vatanımızın her bir köşesinde var olan güzellikleri ne kadar görebiliyoruz konusunu da bir kere daha düşündüm
İşte sizinle paylaşacağım bu TedEx konuşmasında Van ilimizde endemik olarak yetişen "İnci Kefali" balığının hikayesini anlatan; Sosyal Girişimci, Prof. Dr Mustafa Sarı hocamızın konuşmasını sizlere sunmaktan mutluluk duydum
Sıradan bir asistanken Vana a yolu düşen bir akademisyenin, gelin bu balıkların hayatlarını koruma altına alalım, bilinçsiz avlanmayı önleyelim, çalışmalarını hiçe sayan bir noktadan, İnci Kefali nin şehrin amblem ve logosu olmasını sağlayan bir markalama örneğini sizlerle paylaşmak istedim
Mustafa Hoca nın hem samimi , kararlı oluşunu dinlerken , hikaye anlatım konusunun da ne kadar kıymetli olduğunu bir daha görebildim
Sonuç olarak Yılanbalığı ile İnci Kefali nin hikayeleri neredeyse aynı, elverişsiz bir ortamda doğ, tabuları yık, zorluklarla baş et, senden beklenenden fazlasını yap, akıntının tersine hareket et, yapılmayanı yap,kararlı ol, öleceğini bilsen de pest etme, zorluklara göğüs ger, devam et , devam et , devam et .... ve sonuçta başar,
Sözü biraz uzatmış olabilirim ama aşağıda size bırakacağım konuşmayı lütfen izlemeyi ihmal etmeyin, hem çok eğleneceksiniz, ara ara kahkaha atacaksınız , hem de heybenize alabilecek bir çok ders olacak
Zorluk günlerinde kaldığınızda gerek Yılan Balıkları gerekse de İnci Kefalleri aklınıza gelsin , sizde onlar gibi hep kararlı olmanız dileğiyle
TedEx Konuşma Linki: https://www.youtube.com/watch?v=9H_YsX9d2X0