Hafta içi yoğun çalışıp izin alamayan, hafta sonuysa İstanbul’dan kaçmak isteyip de yakında tatil yapacak yer yok diye düşünenlerdenseniz, eh bir de vizeniz varsa koşun Aleksandropolis’teki Makri’ye!

Konum

Makri, Yunanistan’ın Doğu Makedonya bölgesine bağlı olan Aleksandropolis’te (Dedeağaç) bulunan bir köy. Türkiye’den İpsala sınırına kadar geldikten sonra, 45-50 dakikada ulaşabileceğiniz harika bir köy hem de. Sabah 5-6 civarında evden çıkmış olmanız yeterli. Kahvaltının hemen sonrasında Makri’nin enfes sahillerinde kahvenizi ya da biranızı yudumlar halde bulacaksınız kendinizi. Anlayacağınız yakın tatil rotalarının en güzellerinden biri karşınızda.

Makri’de çok fazla otel bulunmuyor, mütevazı ve çok şey beklemeden yalnızca konaklama için tercih edebileceğiniz Klio Otel ve daha fazla övülen Ramada mevcut. Biz Klio’da kalmayı tercih ettik, hemen yanında bulunan Andama Beach Bar’ın önünden denize girdik. Tabii ki İzmir tatillerinde olduğu gibi yüksek beach girişi bedelleri yok burada, Yunanistan tatillerinin klasiği olarak yalnızca gelip oturmanız ve birkaç kahve veya bira içmeniz yeterli.

Andama Beach Bar, gerçekten zevkli ellerden çıkmış. Güzel müzik, hamaklar, lezzetli yemekler ve içecekler eşliğinde önünüzde uzanan denizi seyir keyifli. Tabii sadece seyretmeyin, gün boyu deniz keyfi sizi bekliyor. Hem sıcaklığı hem de berraklığıyla, İstanbul’a bu denli yakın bir yerde olduğunuza şaşıracaksınız. Yalnızca Andama Beach bar değil, sıralanmış şekilde birçok beach bulunuyor burada. Yolo Beach tercih edebilecekleriniz arasında.

Deniz, güneş yordu ve acıktıysanız, akşama hazırsınız demektir. Sahil boyunca birçok restoran sizi bekliyor. Özellikle birkaçında Yunan mutfağının tüm yemeklerini en lezzetli halleriyle bulmak mümkün. St. George’s Taverna (Ay Yorgi) burada en çok övülen tavernalardan. Fiyatları Yunanistan ortalamasına göre bir miktar fazla; ancak denemeye değer. Deniz ürünleri ve İtalyan mutfağını bir arada sunan ve bence sahildeki en şık yerlerden biri olan harika manzaralı Ammo Ammo da seçenekler arasında.

Biz ilk gece Filarakia’yı tercih ettik. Güneşin batışı eşliğinde, canlı müzik, lezzetli yemekler ve pek tabii ki Ouzo Barbayanni bize eşlik etti tüm gece. Özellikle restoranın atmosferi çok hoşuma gitti. Yiyecekler arasında Yunan klasiklerinden çıtır çıtır kabak kızartma ve soslu karidesler lezizdi.

Bu yakın kaçış rotası bizleri gerçekten mutlu etti, tatilin ilk iki gününü Halkidiki gibi uzak bir yerde geçirdikten sonra, şehre yakın olmak da iyi hissettirdi. Son iki günü ise, Bulgaristan’ın ikinci büyük kenti Plovdiv’de geçirdik; ancak Plovdiv ayrı bir yazı konusu olur bana kalsa. Makri’ye mutlaka gidin derim, seveceğinize eminim!