Zihni Göktay 50. Sanat Yılını Cibali Karakolu'nda Kutluyor
Bildiğimiz üzere Türk Tiyatrosu’nda bu sezon önemli çünkü Şehir Tiyatroları 100. yaşını kutluyor. Ancak benim için bu yılki tiyatro sezonun en büyük olayı usta oyuncu Zihni Göktay’ın sahnede 50. sanat yılını kutlaması. Hem de bir klasikle ve yine mesajlarını bolca dahil ettiği Cibali Karakolu ile! Bu kutlamaya katılmamak, avuçlarımız yanana kadar ayakta alkışlamamak mümkün değil!
Cibali Karakolu, Zihni Göktay’ın 50. sanat yılı onuruna Şehir Tiyatroları tarafından bu sezon yeniden sahneye konuldu. Lüküs Hayat’tan sonra Zihni Göktay’ı yine sahnede gördüğümüz Cibali Karakolu, büyük ustanın sanatının önünde saygıyla eğildiğimiz bir müzikal olarak bizi büyüledi.
Cibali Karakolu, Türk Tiyatrosu’nda efsane olmuş orta oyunlardan biri. Hatta oyun demek az bile; nesilden nesile aktarılacak bir hazine. Oyun, Henri Keroul ve Albert Barre’nin Bir Düğün Gecesi isimli Fransız vodvilinden uyarlama. Yani toplumsal sorunların mizahi bir dille sahnelendiği Cibali Karakolu, Refik Kordağ ile Muammer Karaca tarafından adapte edilmiş. 1955 yılında Muammer Karaca’nın kurduğu Muammer Karaca Tiyatrosu’nun açılış oyunu olarak oynanmış. Başrolde Muammer Karaca ile birlikte Gülriz Sururi ve Adile Naşit yer almış. Oyun o kadar çok beğenilmiş ki, 16 yılda üç binin üzerinde oynayarak Türkiye’nin en uzun süre afişte kalan oyunu olmuş. Sonra Nejat Uygur tarafından tekrar yorumlanmış ve hatta 1966 yılında Hulki Saber’in yönetmenliğinde beyaz perdeye taşınmış. Şehir Tiyatrolarının 100. yaşını kutladığı 2014-2015 tiyatro sezonunda da bu kez Zihni Göktay ile Cibali Karakolu, Nedret Denizhan’ın yönetmenliğinde izleyicinin karşısına çıkıyor.
Cibali Karakolu’nun başkomiseri Cafer Sabbah’ın çapkınlıklarıyla başlayıp, uyanıklığını kullanarak çapkınlığını örtbas etme çabalarıyla devam edip yine çapkınlığıyla sona eren bu oyun, aslında yazıldığı dönemi değil sahnelendiği bu dönemi bize gösteren ayna niteliğinde. Zihni Göktay’ın mesajları, günümüze uyarladığı esprileri ve öğütleri, oyunun konusunu arka planda bırakıyor. Her ne kadar evlilik, ilişkiler, aldatma, aşk gibi kavramları sorgulasak da biz aslında oyundaki mesajları, Zihni Göktay’ın ağzından çıkan her sözü sorguladık.
Her söylediğinde haklıydı, her sözünün altına alkışlarımızla imzamızı attık. Örneğin; kocaman rezidansları, bir şehir büyüklüğündeki siteleri, altına dev yüzme havuzlarını ve tenis kortlarını yapmanın yanında bir de sahne inşa ederek konservatuardan yeni mezun gençlerin bodrum katlarında tiyatro yapma çabalarına destek olmamız gerektiği söyleniyorsa, bu memlekette kadın olmanın, bekar, evli, çalışan, çocuklu kadın olmanın zorluğundan bahsediliyorsa, usta tiyatro yazarlarımıza gereken değeri vermeyip oyunlarımızla tiyatromuzu bir Broadway’e çeviremeyişimizin sitemi yapılıyorsa, tüm bunlara katılmama gibi bir seçeneğimiz tabi ki olamaz.
Tiyatro oyunlarında, asıl mesaj gizlidir. Görünen gerçeğin altındaki gizli gerçek ve beraberinde mesaj, oyun yapısının içine yedirilerek verilir. Bu sefer durum tam tersiydi. Oyunun sonunda büyük usta asıl mesajı yüksek sesle ve üstüne basa basa bize iletti. “Nasıl Cibali semtinde her türlü milletten, etnik gruptan, dilden ve dinden insanlar huzur içinde yaşıyorsa tüm memleketimizde de herkes aynı şekilde yaşamalı.” Bu dileğe katılmamak, ayakta alkışlamamak mümkün mü? Çünkü şu an tek bir şeye ihtiyaç duyuyor ve sadece HUZUR istiyoruz.
Tüm bu mesajları büyük bir ciddiyetle değil gülerek, kahkahalarla gülerek ve hatta gülmekten ağlayarak alıyoruz. Güldürürken düşündürmek kavramını da uygulamalı olarak öğrenmiş oluyoruz. Günümüz reklamlarına, saçma sapan programlarına, mantıktan uzak karar, kanun ve nizamlarına göndermeleri de iki kahkaha arasında alıp cebimize koyuyoruz.
Oyunculara gelince başroldeki Zihni Göktay’ın sahnede nasıl harikalar yarattığını, ustalığını nasıl konuşturduğunu, tiyatroya olan aşkını nasıl dile getirdiğini anlatmak için kullanacağım tüm tanımlar yetersiz kalacaktır. Ben yine nefes almadan seyrettim ve yine seyretmeye doyamadım. Cibali Karakolu, üç perdelik ve 3,5 saat süren oldukça uzun bir oyun. Sahnede Zihni Göktay varsa, o üç perde sanki tek perde, süresi de en fazla yarım saatmiş gibi gelebilir. Nitekim, ikinci perdenin sonunda hepimiz oyunun bittiğini, keyfimizin de yarım kaldığını düşünüp panik olmaya başladık. Neyse ki, bir perdenin daha olduğu anons edilince derin bir nefes aldık. Zihni Göktay’ın performansı, yaşına rağmen nice genç oyunculara taş çıkartacak kadar canlı ve dinamikti. İzlerken biz yorulduk ama kendisi, bıraksak en az bir üç perde daha oynayabilecek enerjiye sahipti. Daha nice yıllar, aynı enerji ve heyecanla sahnede görmeyi istedim ve diledim.
Cibali Karakolu, aslında oldukça deneyimli ve kalabalık bir oyuncu kadrosuna sahip. Berrin Koper, Tarık Şerbetçioğlu, Derya Kurtuluş, Cem Uras, Müge Çiçek, Eylül Soğukçay, Şehnaz Bölen Taftalı, Hülya Arslan, Doğan Altınel, Murat Bavli, Naci Taşdöğen, Cem Karakaya, Tuğçe Açıkgöz, Betül Kızılok Bavli, Deniz Yeşil Mavi, İbrahim Ulutaş, Seza Güneş, Ertan Kılıç, Hüseyin Kefeli ve Begüm Yazıcıoğlu sahnede rollerini başarıyla yerine getirerek ve Zihni Göktay gibi bir ustayla birlikte rol almanın verdiği gururu bize hissettirerek müthiş bir oyunculuk sergiledi. Bize de ‘oyunculuklarına sağlık’ demek düştü.
Sadece büyük ustayı ve diğer oyuncuları değil, müzikalin gerçekleşmesinde ve bizim bu keyfi yaşamamızda emeği olan herkesi, müzikler için Ali Oytam’ı ve orkestrayı, sahne tasarımını yapan Rıfkı Demirelli’yi, kostümleri tasarlayan Canan Göknil’i ve koreograf Senem Oluz’u da ayakta alkışladık. Tabi bu arada birlikte izlediğim tüm seyircilere de teşekkür etmek istiyorum. Doğru yerde ve zamanda gülen, alkışlayan ve birbirine inanılmaz saygılı seyirci topluluğu vardı. Şanslıydım, ilk defa komedi oyunu izlerken yersiz kahkahalardan sözleri anlamama veya gereksiz alkışlardan da esprileri kaçırma gibi bir sorun yaşamadım.
Türk tiyatrosunun en önemli miraslarından birine sahip çıkmak, ustalarından aldığı emaneti onurla taşıyan bir diğer büyük usta Zihni Göktay’ı izlemek, 50. sanat yılı pastasındaki mumları birlikte söndürmek, beraberinde doyasıya gülmek ve düşünmek istiyorsanız, Cibali Karakolu’na mutlaka gidin. Böyle önemli bir oyun, böyle büyük bir usta ve harika oyuncular her sezon nasip olmaz. Hazır fırsatımız varken, gidilmeli, izlenmeli, beğenilmeli ve hatta bir değil birkaç kez gidip bu sıralama takip edilmeli. İsterseniz sonunda bana katılabilirsiniz: Nice 50. Yıllara, Zihni Göktay! Allah, tiyatroya zeval vermesin ve seni de sahneden eksik etmesin!
İlk yorumu siz yazın!