Gezmekten, izlemekten, dinlemekten, deneyimlemekten ve bilimum eylemden fazlasıyla zevk alan bir tasarım öğrencisi.
theMagger.com'a kayıt olduğunuzda,
• theMagger’a keşiflerinizle katkıda bulunarak, yazar olup dilediğiniz konuda yazılarınızı yayınlayabilir ve kendi blog sayfanızı oluşturabilirsiniz,
• Yazılarını kaçırmak istemediğiniz yazarları, sevdiğiniz kategorileri ve ilginizi çeken etiketleri takip edebilirsiniz,
• Takip ettiğiniz yazar, kategori, etiket ve okuduğunuz yazılara göre size özel ana sayfa akışınızı oluşturabilirsiniz,
• İlginizi çeken yazıları sonra okumak için kaydedebilirsiniz,
• Yakınımdakiler bölümünden çevrenizdeki mekanlarla ilgili theMagger.com'da yazılmış yazıları görebilirsiniz,
• Yazılara yorum yaparak merak ettiklerinizi yazara sorabilir; fikirlerinizi yazar ve okurlarla paylaşabilirsiniz,
Bizimle birlikte pek keyifli bir keşif yolculuğuna çıkacağınızdan emin olabilirsiniz. Şimdiden hoş geldiniz!
theMagger, sponsorluk ve reklamlarla gelişen bir platform.
AdBlock'unuzu kapatarak beraber büyüdüğümüz markaların yaratıcı reklamlarını görebilir; siz de bizlere dolaylı olarak katkıda bulunabilirsiniz.
Yaa sevindim beğenmene ^^ Buarada bu sene santimetre Cunda'ya yeni bir dükkan açtı, kesin uğramalısın! Keyifli tatiller sana umarım bu yaz ben de bir ara kaçabilirim oralara..
Inanılmaz lezzetli duruyor hepsi, çok merak ettim! Hem tabaklar da bizim atölyeden, Santimetre. ^^ Bir ara kesin denemek lazım.
Gerçekten çok kapsamlı bir yazı olmuş! Eskiden benim için sadece "işte perdeciler, döşemeciler falan"ken 1. sınıfta yaptığımız bir video projesi sonunda İMÇ'ye hayran kalmıştım. Geniş giriş alanlarında ortalığa serilip sarılan kumaşlar, alt katlarda tıkır tıkır çalışan dikiş makinaları ve oradan oraya telaşla sarmal merdivenlerden çıkan insanlarıyla oldukça ilgi çekici bir yer. İçerisindeki çoğu kişinin ne varlığının ne de değerinin farkında olduğu eserler de İMÇ'nin hazineleri. Keşke hem bu önemli yapının hem de eserlerin korunacağına emin olabilsek. Yazıyı okur okumaz tekrar bir uğramanın zamanı geldiğini farkettim.
İlk gittiğim günden beri ben de hayranlarıyım. Keşke her yerde olsa da hem sağlıklı hem lezzetli beslensek dediğim! Gerçekten bu tarz mekanların artık avmler dışına çıkma zamanı geldi. Taksim'in, Nişantaşı'nın, Kadıköy'ün de Plus Kitchen'lara ihtiyacı var. Yazı da pek güzel olmuş bir süredir gidemedim canım çekti çok. ^^
Evet Cunda'ya gidip Vino'nun şirin sokağını görmemek imkansız. 🙂 Popüler olmasına rağmen samimiyetini hiç kaybetmemiş. Ben de daha yeni Ayvalık'tan döndüm sayılır ama şimdiden canım Ayna'nın lavantalı limonlu cheesecake'ini çekiyor. ^^
New York kesinlikle özleniyor. 🙂 Bu seferinde karşılaşamadık ama bi dahakinde metrobüs seferine benzeyen çılgın metro servisine denk gelmeyip Churrascaria Platforma'da ya da Big Gay Ice Cream shop'ta bir şeyler yiyelim.
Sanırım sadece o camlardan dışarı bakabilmek için bile gidebilirim! Hem bu yazından hem de çaydan tiksinen Emre'nin bile buradan bahsetmesi sonrası bir ziyaret zaten şart oldu. Karaköy'ün hızını yakalamak gittikçe zorlaşıyor. 🙂
İyi ki yazmışsınız bu yazıyı, hem çok güzel olmuş hem de tamamen aklımdan çıkarmıştım !f İstanbul'da bir türlü programa uyduramayıp izleyemediğimi. Çok değerli buluyorum bu belgeseli ve hedeflediği şeyi. İzleyememiş olsam da ek gösterim dahi konacak kadar ilgi toplaması gerçekten çok sevindirici. Umarım -buna yazınla senin de katkın olmuş oldu 🙂- daha da çok kişiye ulaşabilmesi için imkan sağlanır.
Sevindim beğenmene yazıyı. 🙂 Benim de kesinlikle filmi bu kadar beğenmemi sağlayan etkenlerden biri dediğin gibi mesaj kaygısıyla çekilmemiş olması. Transfobi hakkında konuşuyor ama ilişkinin içerisinden çıkmadan konuşuyor. Görüntüler öyle güzellerdi ki cidden seneryo kopukluğu dikkatimi çekmedi. Bundan sonra gerçekten Xavier Dolan ne çekse izleyip beğenirim moduna geldim. Bakalım sırada "Tom à la ferme" var.
Henüz gitmedim ama nedense hep bir yakınlık hissetmişimdir Amsterdam'a. Şimdi daha da güçlü bir bağ, istek oluştu bende. Umarım en yakın zamanda ben de Amsterdam sokaklarında kaybolurum! Ayrıca bir türlü ikna edemediğimiz Emre'yi bisiklete binmeyi öğrenmeye heveslendirdiğin için de çok teşekkürler. :p