theMagger Banner
theMagger: Keşfedin ve Paylaşın. Nasıl mı?
Advertisement
Advertisement
Advertisement
Advertisement
Advertisement
Advertisement
Advertisement
Advertisement
Advertisement
Advertisement
Advertisement
Advertisement
Advertisement
Advertisement
Advertisement
Advertisement
Advertisement
Advertisement
Advertisement
Advertisement
Advertisement
Advertisement
Advertisement
Advertisement
Advertisement
Advertisement
Advertisement
Advertisement
Advertisement
Advertisement
Advertisement
Advertisement
Advertisement
Advertisement
Banner preview: https://www.adform.com/BannerTags/Views/Test/Test.aspx?id=76237634
Banner preview: https://www.adform.com/BannerTags/Views/Test/Test.aspx?id=76237634

Haberler

Post image Ichinono: Japonya'da Kuklaları Gençlerin Yerine Koyan Bir Kasaba
Ichinono: Japonya'da Kuklaları Gençlerin Yerine Koyan Bir Kasaba

GÜNDEM

Calendar 01 Kas, 2024

Dünya genelinde ülkeler düşen doğum oranlarıyla nasıl başa çıkacaklarını tartışırken, Japonya’nın güneyinde küçük bir köy olan Ichinono, sıra dışı bir çözüm buldu: Kuklalar!

Toplam nüfus 15 yıldır istikrarlı bir şekilde azalan ve dünyada 65 yaş üstü nüfusun en yüksek olduğu ülke olan Japonya’nın Ichinono kasabasında nüfusun çoğunluğunu emeklilik yaşında olanların çoğunluğu oluşturuyor. Genç nüfusun büyük bir kısmı iş bulmak veya üniversiteye gitmek üzere ayrıldığı için, yalnızlık hissini azaltmak amacıyla kasaba sakinleri bir araya gelerek eski kıyafetler ve kumaşlardan dikilmiş bir kukla ordusu yaratmış durumda. 88 yaşındaki Hisayo Yamazaki, Agence France-Presse haber ajansına verdiği demeçte söylediği üzere köyde yer alan kuklaların sayısı insanların sayısından fazla. Tahta bir salıncakta ciddi bir ifadeyle sallanan küçük bir kız kuklası, yanında geniş bir gülümsemeyle bir scooter üzerinde duran bir erkek çocuk kuklası gibi onlarcasının bir araya gelerek bir korku filmi hissi kazandırdığı kuklalar kasaba sakinlerine bir nebze de olsa teselli sağlarken hem Japonya hem de düşük doğum oranına sahip diğer ülkeler için durum değerlendirme ihtiyacını ortaya koyuyor.

preloader
Post image 3 Derecelik Isınma: Bu Sıcaklık Artışıyla Yaşayabilir miyiz?
3 Derecelik Isınma: Bu Sıcaklık Artışıyla Yaşayabilir miyiz?

FARKINDALIK

Calendar 01 Kas, 2024

 Düzenli aralıklarla Paris Anlaşması’na taraf ülkelerin iklim değişikliğiyle mücadelede sera gazı emisyonlarını azaltmaya yönelik taahhütlerine dair raporlar yayınlayan Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi (UNFCCC) yakın zamanda yayınladığı son raporda ülkelerin taahhütleri, küresel emisyonların 2030 itibarıyla 2019 seviyelerine kıyasla yalnızca yüzde 2,6 azaltılmasını...

 Düzenli aralıklarla Paris Anlaşması’na taraf ülkelerin iklim değişikliğiyle mücadelede sera gazı emisyonlarını azaltmaya yönelik taahhütlerine dair raporlar yayınlayan Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi (UNFCCC) yakın zamanda yayınladığı son raporda ülkelerin taahhütleri, küresel emisyonların 2030 itibarıyla 2019 seviyelerine kıyasla yalnızca yüzde 2,6 azaltılmasını sağlayacağını belirtti. Bu gelişme, Paris Anlaşması’nın küresel ortalama sıcaklık artışını, sanayi öncesi döneme göre 1,5 dereceyle sınırlandırmak için gerekli gördüğü yüzde 43’lük azaltım seviyesinden oldukça uzak!

Sabancı Üniversitesi İstanbul Politikalar Merkezi (İPM) İklim Değişikliği Çalışmaları Koordinatörü Dr. Ümit Şahin raporu şöyle değerlendiriyor: “Emisyonların çoktan azalmaya başlamış ve azalma oranının 2030’da yüzde 43’e ulaşmış olması gerekiyor. Ama Sentez Raporu en iyi ihtimalle yüzde 2,6 azalacak diyor ki bu da 1,5 derece, hatta 2 derece hedefinin kaçırıldığını gösteriyor. Emisyonların 1,5 derece hedefi için yüzde 42 veya 43 oranında, 2 derece için ise yüzde 28 azaltılmış olması gerekiyordu. Ama yüzde 28 nerede 2,6 nerede? Mevcut durum bizi hızla 3 dereceye doğru götürüyor. Raporun bize özetle söylediği şey bu. Mevcut yaşam biçimleriyle, insan uygarlıklarının, bu yüzyılın sonunda 3 dereceyi geçecek olan küresel ısınmaya adapte olması mümkün değil.”

Post image 'Biofabrique Canteen': İnşaat Atıklarını Mobilyalara Dönüştüren Proje
'Biofabrique Canteen': İnşaat Atıklarını Mobilyalara Dönüştüren Proje

FARKINDALIK

Calendar 26 Eki, 2024

“Atıkları nasıl yeni, tekrar kullanılabilir malzemelere dönüştürebiliriz?”, “Misafirperverlik, gastronomi ve yiyecek tüketimini yeniden nasıl tasarlayabilir ve şehirdeki geri dönüşüm seviyelerini nasıl artırabiliriz?” gibi soruların yanıtlarını arayan ve ileri dönüşüme göz kırpan projelerin sayısı her geçen gün artıyor. Bunlardan biri olan ‘Biofabrique Canteen’ projesi de şehir atıklarına yeni bir...

“Atıkları nasıl yeni, tekrar kullanılabilir malzemelere dönüştürebiliriz?”, “Misafirperverlik, gastronomi ve yiyecek tüketimini yeniden nasıl tasarlayabilir ve şehirdeki geri dönüşüm seviyelerini nasıl artırabiliriz?” gibi soruların yanıtlarını arayan ve ileri dönüşüme göz kırpan projelerin sayısı her geçen gün artıyor. Bunlardan biri olan ‘Biofabrique Canteen’ projesi de şehir atıklarına yeni bir kimlik kazandırıyor.

Vienna Design Week, bu yılki festival merkezinin kafe tasarımını, kolektif stüdyo dreiSt.’ye emanet etti. Böylece ortaya kentsel atıkların döngüsel bir inşaat endüstrisini beslemedeki potansiyelini ortaya koymayı amaçlayan ‘Biofabrique Canteen’ çıktı. Metro kazı kili ile sırlanmış 1.700 el yapımı seramik karonun yer aldığı kafenin bar masaları ve tezgahları Carbo ve Adobe tuğlaları gibi enerji tasarruflu malzemelerden oluşuyor. Kafenin gastronomi ortağı Karma Food ise festival kafesinde sadece köri, tatlılar ve benzeri lezzetler sunmakla kalmıyor, aynı zamanda Rote Wand – Friends and Fools ile birlikte düzenlenen atölyeler ve özel bir akşam yemeği daveti aracılığıyla biyobölgesel gastronomi konusundaki soruları da gündeme getiriyor.

Post image Ev Genci: Eğitimde ve İstihdamda Yer Almayan Gençler
Ev Genci: Eğitimde ve İstihdamda Yer Almayan Gençler

FARKINDALIK

Calendar 21 Eki, 2024

Yeni bir terim olarak karşımıza çıkan “ev genci” İngilizce NEET (Not in education, employment or training) terimini ‘nin bir karşılığı olarak ‘ne çalışan, ne okuyan ne de iş arayan’ ya da ‘ne eğitimde, ne istihdamda’ anlamına geliyor.

4 milyon 627 bin ile OECD ülkeleri arasında ( 36 üye ülke arasından) en yüksek ev genci sayısına sahip olan ülke güncel olarak Türkiye. Verilere...

Yeni bir terim olarak karşımıza çıkan “ev genci” İngilizce NEET (Not in education, employment or training) terimini ‘nin bir karşılığı olarak ‘ne çalışan, ne okuyan ne de iş arayan’ ya da ‘ne eğitimde, ne istihdamda’ anlamına geliyor.

4 milyon 627 bin ile OECD ülkeleri arasında ( 36 üye ülke arasından) en yüksek ev genci sayısına sahip olan ülke güncel olarak Türkiye. Verilere göre Türkiye’de yaşayan 20-24 yaş arası gençlerin %33,3’ü herhangi bir eğitim almıyor ve iş aramıyor. Ailelerinden para istemekten rahatsız olmakla birlikte çoğunlukla geçimini bu şekilde sağlayan ev gençleri, vakitlerinin büyük bir bölümünü evde geçiriyor çünkü sosyal yaşam için ayıracak bütçeleri olmuyor. İstanbul Bilgi Üniversitesi’nden Prof. Dr. Emre Erdoğan’a göre ev genci meselesinin en önemli sorunlardan biri olmasının temel nedeni; kalıcı ve nesiller arası yoksulluğa dönüşüyor olması. Üstelik ev genci meselesi cinsiyet eşitsizliği problemini de keskinleştiriyor zira kadınlarda ev genci oranının erkeklere göre daha yüksek olduğu görülüyor. Ev genci sayısının artmasını tetikleyen etkenler arasındaysa; referanssız olarak iş bulmanın neredeyse imkansız olduğunun düşünülmesi, Türkiye’deki yaşam koşulları nedeniyle gençlerin yurt dışında gitmeyi planlamaları ve gençlerin ekonomik, siyasi koşullar nedeniyle hedeflerini gerçekleştirebileceklerine inanmamaları yer alıyor.

Post image Farkındalık Savaşları: Van Gogh Tablosuna Zarar Veren İklim Aktivistlerine Ne Oldu?
Farkındalık Savaşları: Van Gogh Tablosuna Zarar Veren İklim Aktivistlerine Ne Oldu?

FARKINDALIK

Calendar 04 Eki, 2024

İklim krizi aktivistlerinin seslerini duyurmak için sanat galerilerinde yaptıkları eylemlerden doğan tartışmaları muhtemelen anımsarsınız. Bu eylemlerin katılımcıları içerisinde basında en çok kendine yer bulanlardan olan İki Just Stop Oil aktivisti, Phoebe Plummer ve Anna Holland, 2022 yılında National Gallery’de Vincent van Gogh’un “Ayçiçekleri” tablosuna domates çorbası fırlattıkları için hapis cezasına...

İklim krizi aktivistlerinin seslerini duyurmak için sanat galerilerinde yaptıkları eylemlerden doğan tartışmaları muhtemelen anımsarsınız. Bu eylemlerin katılımcıları içerisinde basında en çok kendine yer bulanlardan olan İki Just Stop Oil aktivisti, Phoebe Plummer ve Anna Holland, 2022 yılında National Gallery’de Vincent van Gogh’un “Ayçiçekleri” tablosuna domates çorbası fırlattıkları için hapis cezasına çarptırıldı.

Dazed’in haberine göre: Plummer, hafifletici sebepler kapsamında hakime yaptığı 20 dakikalık konuşmada, Emmeline Pankhurst, Mahatma Gandhi ve Nelson Mandela’yı adalet için mücadele ederken suçlanan kişiler olarak örnek gösterdi. Ayrıca, cezasını “gülümseyerek” kabul edeceğini ekledi. Eyleme dair motivasyonunu ise şöyle açıkladı: “Bu kararları aldım çünkü şiddetsiz sivil direnişin, hızla değişimi sağlamak ve hızlanan iklim acil durumu ile buna körükle giden siyasi kararlar nedeniyle tüm insanlığı felakete sürükleyen durumu engellemek adına insanların sahip olduğu en iyi, belki de tek araç olduğuna inanıyorum.”

Sıradan işleyişe sahip, adaletsiz, dürüst olmayan ve ölümcül bir sistemi barışçıl bir şekilde rahatsız etmeyi seçtim.” diyen Phoebe Plummer ve Anna Holland’ın cezalarının açıklanmasından birkaç saat sonra, Just Stop Oil aktivistleri, National Gallery’deki “Posta ve Aşıklar” sergisinde bulunan iki Van Gogh tablosuna çorba fırlattı.

Post image Engelsiz Sanat Üzerine Hiç Düşünmüş müydünüz?
Engelsiz Sanat Üzerine Hiç Düşünmüş müydünüz?

FARKINDALIK

Calendar 02 Eyl, 2024

New Yorklu multidisipliner sanatçı Finnegan Shannon, izleyenleri engelli bireylerin sanata dünyasına erişimi ile ilgili sorunlar üzerine düşünmeye sevk etmek için provakatif banklar tasarlıyor. Sanatçının 2019’dan beri yürüttüğü Anti Stairs Club Lounge çatısı altında sergilenen bankların üzerinde: “Museum visits are hard on my body. Rest here if you agree (Müze ziyaretleri bedenime çok ağır geliyor. Eğer aynı...

New Yorklu multidisipliner sanatçı Finnegan Shannon, izleyenleri engelli bireylerin sanata dünyasına erişimi ile ilgili sorunlar üzerine düşünmeye sevk etmek için provakatif banklar tasarlıyor. Sanatçının 2019’dan beri yürüttüğü Anti Stairs Club Lounge çatısı altında sergilenen bankların üzerinde: “Museum visits are hard on my body. Rest here if you agree (Müze ziyaretleri bedenime çok ağır geliyor. Eğer aynı fikirdeysen burada dinlenebilirsin)” gibi sorunun altını çizen çarpıcı ve net ifadeler yer alıyor. Daha ilgi çekici olan ise sanatçının bu çalışmalarını ilk kez New York’taki Wassaic Project bünyesinde sergilemiş olması çünkü  bu sergi binası yedi kattan oluşuyor ve asansörü bulunmuyor! Finnegan çalışmalarına ilham veren motivasyonu ve amacını şöyle özetliyor: “Çalışmalarımın birincil izleyicisi olarak engelli bireyleri merkeze alarak, deneylerimin engelli bireylerin sadece hoş görüldüğü değil, aynı zamanda birlikte olabileceğimiz ve gelişebileceğimiz ortamlara işaret etmesini ve bunları ortaya koymasını umuyorum.”

Post image Deniz Dibi Temizleme Projesi: Six Senses Kaplankaya'dan Doğa Dostu Faaliyetler
Deniz Dibi Temizleme Projesi: Six Senses Kaplankaya'dan Doğa Dostu Faaliyetler

FARKINDALIK

Calendar 26 Ağu, 2024

Dünya çapındaki Six Senses otellerinde olduğu gibi, karbon ayak izini azaltmak ve doğayı korumak konusundaki faaliyetleri ciddiyetle yürüten Six Senses Kaplankaya, 2024 yılında deniz ekosisteminden daha 7646,70 kg atığı temizleyerek iki yıl içinde toplam 8236,7 kg atığın temizlenmesi ile doğaya ve deniz yaşamına destek sağladığı faaliyetlerini daha geniş kapsamda Kaplankaya ile iş birliği içinde öteye taşıyor.

Doğaya...

Dünya çapındaki Six Senses otellerinde olduğu gibi, karbon ayak izini azaltmak ve doğayı korumak konusundaki faaliyetleri ciddiyetle yürüten Six Senses Kaplankaya, 2024 yılında deniz ekosisteminden daha 7646,70 kg atığı temizleyerek iki yıl içinde toplam 8236,7 kg atığın temizlenmesi ile doğaya ve deniz yaşamına destek sağladığı faaliyetlerini daha geniş kapsamda Kaplankaya ile iş birliği içinde öteye taşıyor.

Doğaya saygı, sürdürülebilirlik, bulunduğu bölge ve yerel kültürleri korumak misyonu kapsamında hayata geçirilen Deniz Dibi Temizleme Projesi ile gerçekleşen geniş çaplı deniz kıyı temizliği ve farkındalık etkinliklerinde; çocuk ve öğrencilerden yerel yönetimlere, gönüllü kuruluşlardan otel çalışanlarına ve misafirlere kadar geniş bir kesim daha temiz bir dünya için yeniden bir araya geliyor.

Projenin hayata geçiş süreci ise şöyle gerçekleşiyor: 12 kilometrelik kıyı şeridini, 151 dalış yapılarak  20 metrelik deniz derinliğini kapsayan bu özel proje için öncelikle 450.000 m2 dip taraması yapılıyor. Kaplankaya Su Sporları’nın uzman dalış ekibi ile biyologlardan oluşan ekip ve gönüllü akademik ekiplerlerden oluşan kaynakları, KAPLANKAYA Sürdürülebilirlik Departmanı ve Six Senses Kaplankaya Sürdürülebilirlik Departmanı’nın iş birliği ve denetimi altında denizin derinliklerinde yatan atıkları toplamakla kalmayıp aynı zamanda yerel balıkçılardan kalan ve hem pasif olarak avlanmaya devam eden hem de mikroplastik kirliliğine neden olarak hayalet ağları da temizleyerek deniz biyoçeşitliliğini korumak ve denizlerin sağlığını güvence altına almak için önemli bir adım atıyor!

Otel misafirleri ve bölge okul öğrencilerini bir araya getirerek çevre bilinci ve toplumsal katılımı teşvik etmek adına da bir fırsat sunan Six Senses Kaplankaya, deniz dibi temizliği çabaları ve sonuçları hakkında yerel balıkçılar ve sakinler gibi yerel paydaşları da bilgilendirerek, çevreyi koruma duygusunun artırılmasına ve denizlerin korunmasının öneminin vurgulanmasına katkıda bulunmayı amaçlıyor.

Post image Hatay Sörf Merkezi: Gençlere Yeni Bir Uğraş Kazandırmayı Hedefleyen Organizasyon
Hatay Sörf Merkezi: Gençlere Yeni Bir Uğraş Kazandırmayı Hedefleyen Organizasyon

FARKINDALIK

Calendar 15 Ağu, 2024

Samandağ, Defne ve Antakya ilçelerinde yaşayan 16 yaş altındaki gençleri sörfle ücretsiz buluşturan kâr amacı gütmeyen bir kuruluş olan Hatay Sörf Merkezi, dalgaların dönüştürücü gücünü gençlerin hayatına ve kentin geçim kaynaklarına erişimine adapte etme vizyonuyla yola çıkıyor.

2024 yazında 16 yaş altındaki 1.000 genç temel ücretsiz sörf eğitimi aldığı merkezde,...

Samandağ, Defne ve Antakya ilçelerinde yaşayan 16 yaş altındaki gençleri sörfle ücretsiz buluşturan kâr amacı gütmeyen bir kuruluş olan Hatay Sörf Merkezi, dalgaların dönüştürücü gücünü gençlerin hayatına ve kentin geçim kaynaklarına erişimine adapte etme vizyonuyla yola çıkıyor.

2024 yazında 16 yaş altındaki 1.000 genç temel ücretsiz sörf eğitimi aldığı merkezde, Aralarından seçilen 20 genç ise tutkularının peşinden koşmak, alanında gelişerek sporcu ya da eğitmen olarak birer sörf liderlerine dönüşmek üzere desteklenecek. Samandağ Sinemasal Akademi kampüsünde kurulan merkezde hem teorik hem de pratik dersler veriliyor. Saha çalışmalarının tümü Hayata Destek’le birlikte çocuk koruma, toplumsal cinsiyet eşitliği, engelli kapsayıcılığı, emniyet, güvenlik ve sağlık alanlarındaki prosedürler rehberliğinde yürütülüyor.

Merkez’in asıl hedefi buranın gençlerinin sörfü sahiplenmesi, bunu kültüre çevirmesi, bununla birlikte bir ekosistem yaratması. Bu coğrafyanın gençlerinin sörf eğitmeni olup  sörf kültürünü oluşturması, yaygınlaştırması. Ücretsiz olarak gerçekleştirilen çalışmalar sayesinde; gençlere bir uğraş, bir kazanım sağlamasının yanı sıra kendi topraklarında kalmak için bir sebep sunulması ve sörfle birlikte yeni bir meslek edinebilir, kendilerini geliştirebilir ve bir kültürün oluşumunun öncüleri olabilmeleri hedefleniyor.

Post image JBJ Soul Kitchen: Jon Bon Jovi'nin İyilik Ekonomisinden Beslenen Restoranı
JBJ Soul Kitchen: Jon Bon Jovi'nin İyilik Ekonomisinden Beslenen Restoranı

FARKINDALIK

Calendar 29 Haz, 2024

Bir restoranı özgün kılan nedir? Yemekler, ambiyans, menüsü, şefi? Jon Bon Jovi’nin JBL Soul Kitchen’ın özgün yapan şey menüsünde fiyatların olmaması zira müşterilerden yalnızca kendilerinin ve başka birinin yemeğini de kapsayan 20 dolarlık bir bağış ödemeleri isteniyor. Para bağışlayamayanlar, akşam yemekleri karşılığında bulaşık yıkamak gibi hizmetler gerçekleştirerek de bağışta bulunabiliyorlar. Bu...

Bir restoranı özgün kılan nedir? Yemekler, ambiyans, menüsü, şefi? Jon Bon Jovi’nin JBL Soul Kitchen’ın özgün yapan şey menüsünde fiyatların olmaması zira müşterilerden yalnızca kendilerinin ve başka birinin yemeğini de kapsayan 20 dolarlık bir bağış ödemeleri isteniyor. Para bağışlayamayanlar, akşam yemekleri karşılığında bulaşık yıkamak gibi hizmetler gerçekleştirerek de bağışta bulunabiliyorlar. Bu fikir aslında Bon Jovi’nin eşi Dorothea Hurley’e ait. Bon Jovi projenin gelişmesini şöyle anlatıyor: “Bir akşam koltuğa yaslandı ve bir fikrim var dedi. Dahiceydi!”

Bu iyilik ekonomisine hizmet eden fikir gerçekten de dahice çünkü restoranın işlemesini sağlayan sistem bağışlara dayanıyor. Herhangi bir gecede hemen hemen her koltuk dolduruluyor; oranı kabaca özetlemek gerekirse gelenlerin yarısını bağışçılar, yarısınaysa ihtiyaç sahipleri oluşturuyor. Hurley ufuk açıcı fikrinin çıkış noktasını şöyle anlatıyor: “Açlık hayal ettiğiniz şekilde görünmeyebilir. Oysa ki her yerdedir. Kilisenizdedir. Çocuklarınızla birlikte okula giden çocuklardadır. Ve bence restoran, ‘Ah, burada hiç evsiz yok’ diyen birçok topluluk için ufuk açıcı oldu.”

Post image Dijital Dünyada Güvenlik: Kadınlar Artık İki Dünyada Mücadele Veriyor
Dijital Dünyada Güvenlik: Kadınlar Artık İki Dünyada Mücadele Veriyor

FARKINDALIK

Calendar 26 Nis, 2024

‘Dating’ uygulamaları, sıfırdan bir iş kurmak ve müşteri bulmak, işe veya eğitime uzaktan katılmak… Hayatımızın aklımıza gelebilecek her alanı için online varlığımızın önem taşıdığı bir tartışmasız. Çevrimiçi dünya, artık zamanımızın büyük bir kısmını harcadığımız yer. Tüm bu pratikliğin yanı sıra dijital çağ maalesef aynı zamanda kadınlar ve marjinal kitleler

Görüntüye dayalı cinsel...

‘Dating’ uygulamaları, sıfırdan bir iş kurmak ve müşteri bulmak, işe veya eğitime uzaktan katılmak… Hayatımızın aklımıza gelebilecek her alanı için online varlığımızın önem taşıdığı bir tartışmasız. Çevrimiçi dünya, artık zamanımızın büyük bir kısmını harcadığımız yer. Tüm bu pratikliğin yanı sıra dijital çağ maalesef aynı zamanda kadınlar ve marjinal kitleler için yeni zarar ve istismar fırsatları da yaratıyor.

Görüntüye dayalı cinsel istismar (deep fake), derin sahtekarlıklar, cinsiyetçi önyargı ve gözetleme gibi sorunlarına ardından dijital güvenlikle ilgili tartışmalar ön plana çıktı; ancak mevzuatın yetişmesi yavaş olduğundan zararlar devam ediyor. Kadınlar, dijital çağın kadınları dışlamak yerine onlara hizmet etmesini sağlamak ve çevrimiçi dünyanın güvenli ve pişmanlık duymadan var olabileceğimiz bir dünya olduğu konusunda ısrar etmek için mücadele ediyor.

Örneğin; 23 yaşındayken Doğu Londra’daki en genç Siyah kadın Meclis Üyesi seçilen ancak bu başarısını kutlayamadan viral çevrimiçi tacize maruz kalan Seyi Akiwowo, dijital güvenlik ve refah üzerine atölye çalışmaları sunan, kar amacı gütmeyen bir kuruluş olan Glitch’i kurdu. Mashable’ın haberine göre Birleşik Krallık hükümeti, Kadınlara Yönelik Şiddete Son Koalisyonu ile ortak kampanyalarının ardından kadınların ve kızların güvenliğini Çevrimiçi Güvenlik Yasası’na entegre etti ve Glitch artık tüm siyasi partilere, siyasi manifestolarında çevrimiçi istismarı ele almaları çağrısında bulunuyor. Akiwowo’nun “How To Stay Safe Online” isimli kitabıysa kadınlar ve dışlanmış cinsiyetler için onları dijital refahımızı koruyacak araçlarla donatan pratik bir el kitabı niteliğinde.

Post image Unutulmaz Tarifler: Bir Alzheimer Farkındalığı Projesi
Unutulmaz Tarifler: Bir Alzheimer Farkındalığı Projesi

FARKINDALIK

Calendar 26 Nis, 2024

Müzik ve yemeğin, Alzheimer hastalarının zihinlerinin derinliklerindeki anıları hatırlamalarında yardımcı olduğuna dair pek çok araştırma ve çalışma bulunuyor. Yemek paylaşmanın duygusal anılar yarattığını gösteren bu çalışmalardan hareket eden Nestle’nin “Unutulmaz Tarifler” isimli yeni projesi de yemeklerin anıların hatırlanmasında oynayabileceği role dair ipuçları sunuyor.

Kampanya için Fred Luz...

Müzik ve yemeğin, Alzheimer hastalarının zihinlerinin derinliklerindeki anıları hatırlamalarında yardımcı olduğuna dair pek çok araştırma ve çalışma bulunuyor. Yemek paylaşmanın duygusal anılar yarattığını gösteren bu çalışmalardan hareket eden Nestle’nin “Unutulmaz Tarifler” isimli yeni projesi de yemeklerin anıların hatırlanmasında oynayabileceği role dair ipuçları sunuyor.

Kampanya için Fred Luz yönetmenliğinde çekilen dört dakikalık filmde, dört Alzheimer hastasının öyküleri ekrana taşınıyor. Şef Carol Albuquerque hastaların zamanında yazmış olduğu tariflerden ve ailelerinin anlattıklarından yola çıkarak, anıların yeniden canlanması umuduyla yaşlıların çocukluk yıllarından kalma tarifleri hazırlıyor. Alzheimer konusunda farkındalığı artırmayı amaçlayan kampanya bu dört kişinin ve ailelerinin paylaştığı duygusal anları sunmaktan bir adım daha öteye gidiyor ve aslında güvenli bir paylaşım alanı oluşturuyor. Platforma katılan herkes kendi yemeklerini ve öykülerini paylaşabiliyor. Ayrıca kampanya için yeniden yaratılan tüm tarifler markanın tarif sayfasında yer alıyor.

preloader Lütfen bekleyin...
theMagger Banner
preloader
loading
icon icon icon icon icon
warning

Adblock'unuzu Kapatmaya Ne Dersiniz?

theMagger, sponsorluk ve reklamlarla gelişen bir platform.

AdBlock'unuzu kapatarak beraber büyüdüğümüz markaların yaratıcı reklamlarını görebilir; siz de bizlere dolaylı olarak katkıda bulunabilirsiniz.

Advertisement
Advertisement
Advertisement
Advertisement
Advertisement
Advertisement
Advertisement
Advertisement
Advertisement
Advertisement
Advertisement
Advertisement
Advertisement
Advertisement
Advertisement
Advertisement
Advertisement
Advertisement
Advertisement
Advertisement
Advertisement
Advertisement
Advertisement
Advertisement
Advertisement
Advertisement
Advertisement
Advertisement
Advertisement
Advertisement
Advertisement
Advertisement
Advertisement
Advertisement
Banner preview: https://www.adform.com/BannerTags/Views/Test/Test.aspx?id=76237634
Banner preview: https://www.adform.com/BannerTags/Views/Test/Test.aspx?id=76237634