fbpx
theMagger Banner
Advertisement
theMagger: Keşfedin ve Paylaşın. Nasıl mı?
Advertisement
Advertisement
Advertisement
Advertisement
Advertisement
Advertisement
Advertisement
Advertisement
Advertisement
Advertisement
Advertisement
Advertisement
Advertisement
Advertisement
Advertisement
Advertisement
Advertisement
Advertisement
Advertisement
Advertisement
Advertisement
Advertisement
Advertisement
Advertisement
Advertisement
Advertisement
Advertisement
Advertisement
Advertisement
Banner preview: https://www.adform.com/BannerTags/Views/Test/Test.aspx?id=76237634
Advertisement
Advertisement
Advertisement
Advertisement

Haberler

Post image Daron Acemoğlu: 2024 Nobel Ekonomi Ödülü'nin Sahibi
Daron Acemoğlu: 2024 Nobel Ekonomi Ödülü'nin Sahibi

GÜNDEM

Calendar 14 Eki, 2024

2024 Nobel Ekonomi Ödülü, ulusların refah toplumlarına dönüşmesi üzerine çalışmaları için Daron Acemoğlu, Simon Johnson ve James A. Robinson’a verildi.

Acemoğlu, daha önce Nobel Edebiyat Ödülü’nü alan Orhan Pamuk ve Nobel Kimya Ödülü’nü alan Aziz Sancar’ın ardından Türkiye’den Nobel Ödülü alan üçüncü isim oldu. Akademinin ekonomi ödülü komitesinin başkanı Jakob Svensson ödüle dair açıklamada bulundu: “Ülkeler arasındaki gelir uçurumunu kapatmak günümüzün en büyük zorluklarından biri. Daron Acemoğlu, Simon Johnson ve James A. Robinson’un çığır açıcı araştırmaları sayesinde ülkelerin neden başarılı olup olamadıklarını daha iyi anlıyoruz.” Komite ise şu ifadeleri kullandı: “Hukukun üstünlüğünün zayıf olduğu toplumlar ve nüfusunu kötüye kullanan kurumlar büyüme veya daha iyiye doğru değişim yaratmaz. Ödül sahiplerinin araştırması bunun nedenini anlamamıza yardımcı oluyor.”

Lisans derecesini İngiltere’nin York Üniversitesi’nde Matematiksel Ekonomi ve Ekonometri Bölümü’nde tamamlayan Daron Acemoğlu,  London School of Economics’de yüksek lisans ve doktora derecelerini aldı. 1992-1993 yılları arasında London School of Economics’de ders verdi. 1993’ten itibaren akademik kariyerine ABD’de Massachusetts Teknoloji Enstitüsü’nde (MIT) devam ediyor. 2000 yılında ekonomi profesörü ve 2019 yılında da, üniversitede bir öğretim üyesine verilebilecek en yüksek unvan olan enstitü profesörü ünvanını alan Acemoğlu, siyasal ekonomi, ekonomik kalkınma, ekoomik büyüme gelir ve ücret dengesi eşitsizliği, çalışma ekonomisi, iktisat teorisi ve beşeri sermaye ve eğitim konularında çalışmalarını sürdürüyor.

preloader
Post image Daron Acemoğlu: 2024 Nobel Ekonomi Ödülü'nin Sahibi
Daron Acemoğlu: 2024 Nobel Ekonomi Ödülü'nin Sahibi

GÜNDEM

Calendar 14 Eki, 2024

2024 Nobel Ekonomi Ödülü, ulusların refah toplumlarına dönüşmesi üzerine çalışmaları için Daron Acemoğlu, Simon Johnson ve James A. Robinson’a verildi.

Acemoğlu, daha önce Nobel Edebiyat Ödülü’nü alan Orhan Pamuk ve Nobel Kimya Ödülü’nü alan Aziz Sancar’ın ardından Türkiye’den Nobel Ödülü alan üçüncü isim oldu. Akademinin ekonomi ödülü komitesinin başkanı Jakob Svensson ödüle...

2024 Nobel Ekonomi Ödülü, ulusların refah toplumlarına dönüşmesi üzerine çalışmaları için Daron Acemoğlu, Simon Johnson ve James A. Robinson’a verildi.

Acemoğlu, daha önce Nobel Edebiyat Ödülü’nü alan Orhan Pamuk ve Nobel Kimya Ödülü’nü alan Aziz Sancar’ın ardından Türkiye’den Nobel Ödülü alan üçüncü isim oldu. Akademinin ekonomi ödülü komitesinin başkanı Jakob Svensson ödüle dair açıklamada bulundu: “Ülkeler arasındaki gelir uçurumunu kapatmak günümüzün en büyük zorluklarından biri. Daron Acemoğlu, Simon Johnson ve James A. Robinson’un çığır açıcı araştırmaları sayesinde ülkelerin neden başarılı olup olamadıklarını daha iyi anlıyoruz.” Komite ise şu ifadeleri kullandı: “Hukukun üstünlüğünün zayıf olduğu toplumlar ve nüfusunu kötüye kullanan kurumlar büyüme veya daha iyiye doğru değişim yaratmaz. Ödül sahiplerinin araştırması bunun nedenini anlamamıza yardımcı oluyor.”

Lisans derecesini İngiltere’nin York Üniversitesi’nde Matematiksel Ekonomi ve Ekonometri Bölümü’nde tamamlayan Daron Acemoğlu,  London School of Economics’de yüksek lisans ve doktora derecelerini aldı. 1992-1993 yılları arasında London School of Economics’de ders verdi. 1993’ten itibaren akademik kariyerine ABD’de Massachusetts Teknoloji Enstitüsü’nde (MIT) devam ediyor. 2000 yılında ekonomi profesörü ve 2019 yılında da, üniversitede bir öğretim üyesine verilebilecek en yüksek unvan olan enstitü profesörü ünvanını alan Acemoğlu, siyasal ekonomi, ekonomik kalkınma, ekoomik büyüme gelir ve ücret dengesi eşitsizliği, çalışma ekonomisi, iktisat teorisi ve beşeri sermaye ve eğitim konularında çalışmalarını sürdürüyor.

Post image Inktober: Ekim Ayında Yaratıcılığın Kutlanışı
Inktober: Ekim Ayında Yaratıcılığın Kutlanışı

GÜNDEM

Calendar 04 Eki, 2024

“Sober October” ya da “No Shave November” gibi ilgi çekici internet challange’larına muhtemelen keşfetinizde gezinirken denk gelmişsinizdir. İşte sanatçı Jake Parker tarafından yaratılan ve yetenek geliştirmeye ve olumlu çizim alışkanlıkları kazanmaya odaklanan bir aylık bir sanat meydan okuması “Inktober” da bunlardan bir tanesi.

Çizerlerin yaratıcılığını...

“Sober October” ya da “No Shave November” gibi ilgi çekici internet challange’larına muhtemelen keşfetinizde gezinirken denk gelmişsinizdir. İşte sanatçı Jake Parker tarafından yaratılan ve yetenek geliştirmeye ve olumlu çizim alışkanlıkları kazanmaya odaklanan bir aylık bir sanat meydan okuması “Inktober” da bunlardan bir tanesi.

Çizerlerin yaratıcılığını kutlayan ve bağımsız sanatçıları görünür kılmayı hedefleyen bu sosyal medya trendi her yıl Ekim ayı boyunca gerçekleşiyor ve meydan okumaya katılan herkes, her gün bir mürekkep çizimi yapıp ve bunu sosyal medya hesaplarında paylaşıyor. Sanatçıların çizimlerini her gün konsept çatısı altında gerçekleştirmeleri gerekiyor. Örneğin bu yıl 7 Ekim Pazartesi’nin çizimleri için anahtar kelime: “Pasaport”. Katılımcılar bu kelimenin kendilerinde çağrıştırdığı görsel dünyayı kendi tarzlarında çizimleriyle hayata geçiriyor. Takip edenlerse bambaşka pratikleri ve bakış açıları olan sanatçıların eserleri sayesinde aynı kavramın ne çok farklı şekilde yorumlanabileceğini görme şansı yakalıyor. 2024 Inktober’ı buradan takip edebilirsiniz.

Post image Arkadaşlıkları Karşılayamamak: Sosyal Yaşamın Finansal Yükü
Arkadaşlıkları Karşılayamamak: Sosyal Yaşamın Finansal Yükü

PSİKOLOJİ

Calendar 04 Eki, 2024

“Arkadaş ayrılıkları” yani eski arkadaşlardan uzaklaşmak artık çok sık ele alınan bir konu. Peki bu uzaklaşmaların sebeplerinin sosyal olmaktan ziyade finansal olabileceğini hiç düşünmüş müydünüz?

Geçen yaz yapılan bir araştırma, ankete katılan Amerikalıların (Y ve Z Kuşağı) yüzde 36’sının arkadaş çevrelerinde onları fazla para harcamaya zorlayan en az bir kişi olduğunu ortaya...

“Arkadaş ayrılıkları” yani eski arkadaşlardan uzaklaşmak artık çok sık ele alınan bir konu. Peki bu uzaklaşmaların sebeplerinin sosyal olmaktan ziyade finansal olabileceğini hiç düşünmüş müydünüz?

Geçen yaz yapılan bir araştırma, ankete katılan Amerikalıların (Y ve Z Kuşağı) yüzde 36’sının arkadaş çevrelerinde onları fazla para harcamaya zorlayan en az bir kişi olduğunu ortaya koyuyor; hatta katılımcılar bazen bu yüzden borca bile girdiklerini belirtiyor. Birlikte restoranlara, barlara ve kulüplere gitmek tatiller, kıyafetler ve doğum günleri bu iki genç jenerasyonun hayatlarındaki en büyük mali yükler arasında. Bunun başlıca nedenlerini ise; dışlanmış hissetmek istememek, hayır demekte zorlanmak ve arkadaşlarını memnun etme kaygısı…

Arkadaşlarla geçirilen spontane bir gece ruh sağlığına iyi gelebileceği tartışmasız olmakla birlikte aşırı harcama yapmanın özellikle bu sürekli bir hâle gelirse, güçlü zihinsel sonuçlar doğurabileceği öngörülüyor. Psikolog Dr. Tara Quinn-Cirillo ruh sağlığı ve para harcama arasındaki ilişkiyi Refinery29’a verdiği röportajda şöyle açıklıyor: “Birçok insan, para harcayarak sonrasında kendini daha iyi hissetmeyi umuyor. Ancak bu, para harcama, finansal kaygı ve kötü ruh hali arasında bir kısır döngüye yol açabiliyor. Dürtüsel harcamalar, geniş kapsamlı sonuçlara sahip olabilir. Alkol veya grup baskısı gibi faktörler devreye girerse, bu tekrarlayan davranış kalıplarına yol açabilir ve bu kalıplardan çıkmak zor olabiliyor.”

Post image “Phone Pinky”: Evrim Sürecimizin Yeni Adımı Olabilir mi?
“Phone Pinky”: Evrim Sürecimizin Yeni Adımı Olabilir mi?

GÜNDEM

Calendar 13 Eyl, 2024

Aktif kullandığınız elinizi yatay tutup küçük parmağınıza bir bakın. Orta noktasında içe dönük bir kavis görüyor musunuz? Yanıtınız evetse TikTok ünlü ‘phone pinky’ kavramıyla tanışmaya hazırsınız demektir.

Ortalama bir Z Kuşağı üyesi günde yedi saatten fazla telefonunda vakit geçirirken, ortalama bir Y Kuşağı üyesi günde yaklaşık altı saat harcıyor. Hatta bu rakamlar gerçek...

Aktif kullandığınız elinizi yatay tutup küçük parmağınıza bir bakın. Orta noktasında içe dönük bir kavis görüyor musunuz? Yanıtınız evetse TikTok ünlü ‘phone pinky’ kavramıyla tanışmaya hazırsınız demektir.

Ortalama bir Z Kuşağı üyesi günde yedi saatten fazla telefonunda vakit geçirirken, ortalama bir Y Kuşağı üyesi günde yaklaşık altı saat harcıyor. Hatta bu rakamlar gerçek telefon bağımlıları için düşük çünkü kronik olarak çevrimiçi olanların ekran süreleri günde 10 veya 15 saate kadar çıkabiliyor. Peki yatakta uzandığınız, bankada sıra beklediğiniz tüm bu aşağı kaydırma anlarında desteği küçük parmağınızdan aldığınızı fark ettiniz mi?

TikTok’ta birçok kişi “telefon serçe parmağının” insanlığın bir sonraki evrimi olduğunu espri konusu yapıyor. Gerçekte ise, bu sadece ekleminize fazla yük binmesinden kaynaklanan bir çöküntü. Fizyoterapist Christynne Helfrich “telefon serçe parmağı” telefon kullanımının fiziksel bir yan etkisi olduğunu belirtiyor. Bustle’a verdiği demeçte süreci şöyle açıklıyor: “Telefon serçe parmağı, serçe parmağınızın orta ekleminin, uzun süreli telefon baskısı nedeniyle sapmaya başlaması gibi görünür. Bu durum genellikle telefonun alt kısmı serçe parmağına dayanırken, diğer parmakların telefonu desteklemek için etrafına sarılmasıyla ortaya çıkar, bu da küçük eklem üzerinde baskıya yol açar.” Ufak sızılar dışında ağrıya neden olmayan ancak uzun vadeli etkileri henüz bilinmeyen ‘phone pinky’i önlemek için önerilenler arasındaysa ‘pop socket’ve telefon standı kullanmak öneriliyor.

Post image Sosyal Medya Alışkanlıkları: Erkekler ve Kadınlar için Farklı!
Sosyal Medya Alışkanlıkları: Erkekler ve Kadınlar için Farklı!

GÜNDEM

Calendar 05 Eyl, 2024

Birkaç ay önce Gen-Z kadınlar ve erkeklerin politik konularda ciddi görüş ayrılıkları yaşadıklarına ilişkin araştırma sonuçları önemli görüş ayrılıklarını vurgulamıştı. Şimdiyse gençlerin sosyal medya kullanımlarına ilişkin bir araştırma cinsiyetlerin ilgi odakları arasındaki farkı ortaya koyuyor.

İş zekası şirketi Morning Consult tarafından gerçekleştirilen...

Birkaç ay önce Gen-Z kadınlar ve erkeklerin politik konularda ciddi görüş ayrılıkları yaşadıklarına ilişkin araştırma sonuçları önemli görüş ayrılıklarını vurgulamıştı. Şimdiyse gençlerin sosyal medya kullanımlarına ilişkin bir araştırma cinsiyetlerin ilgi odakları arasındaki farkı ortaya koyuyor.

İş zekası şirketi Morning Consult tarafından gerçekleştirilen araştırma, genç kadınların Instagram, TikTok ve Pinterest gibi görsel ve video tabanlı uygulamaları daha fazla kullandığını, Z Kuşağı erkeklerinin ise X ve Reddit gibi metin tabanlı uygulamaları kullanma olasılığının daha yüksek olduğunu gösteriyor. Araştırmacılar, genç kadınların sosyal medyada etkileşim kurarken “topluluk tarafından yönlendirildiklerini” ve “yakın arkadaşlık, hediye verme ve başkalarının ihtiyaçlarını kendi ihtiyaçlarının önüne koyma gibi toplumsal ideallerle özdeşleşme olasılıklarının daha yüksek olduğunu” belirtiyor. Öte yandan, genç erkekler yazı-temelli Reddit, X gibi platformları tercih ediyor.

Rapor, ayrıca genç erkek ve kadınların farklı izleme alışkanlıklarına da sahip olduğuna da dikkat çekiyor. Z Kuşağı kadınları genel olarak erkek akranlarına göre daha fazla yayın hizmeti kullanıyor. Genç kadınlar Netflix, Hulu ve Disney+’ı daha çok tercih ederken, erkekler Apple TV+ ve Twitch.tv içerikleri izlemeyi tercih ediyor.

Post image Sürdürülebilir Kumaşlar: Türkiye'de Çevre Dostu Moda Uygulamaları
Sürdürülebilir Kumaşlar: Türkiye'de Çevre Dostu Moda Uygulamaları

BUSINESS

Calendar 23 Ağu, 2024

Çevre dostu tekstiller ve geleneksel tekniklerdeki gelişmeler, sürdürülebilir üretim süreçlerine doğru önemli bir değişim sunuyor. Çevre bilincine sahip tüketiciler sayesinde yükselen bu niş pazar artık tekstil sektöründe resmi iş fırsatları yaratma çabaları, kayıt dışı istihdam ve düşük ücretler gibi sorunları ele alarak ekonomik büyümeyi teşvik ediyor. Bu gelişimlerin bel kemiği halini alan sürdürülebilir...

Çevre dostu tekstiller ve geleneksel tekniklerdeki gelişmeler, sürdürülebilir üretim süreçlerine doğru önemli bir değişim sunuyor. Çevre bilincine sahip tüketiciler sayesinde yükselen bu niş pazar artık tekstil sektöründe resmi iş fırsatları yaratma çabaları, kayıt dışı istihdam ve düşük ücretler gibi sorunları ele alarak ekonomik büyümeyi teşvik ediyor. Bu gelişimlerin bel kemiği halini alan sürdürülebilir kumaşlar da özellikle bu alanda öne çıkan Türkiye’yi ilgilendiriyor.

Uluslararası Çalışma Örgütü’nün (ILO) Türkiye ofisi, EkoDoku Kadın Sürdürülebilir Yaşam Kooperatifi ile iş birliği yaparak çevre dostu tekstilleri teşvik etmek ve hızlı modanın çevresel etkilerini vurgulamak amacıyla bir girişim başlatmış durummda. ILO yetkililerinin saha ziyaretleriyle yönlendirilen ve ILO’nun teknik ve finansal desteğiyle güçlendirilen bu çaba, Türkiye’de sürdürülebilir moda uygulamalarını geliştirmeyi hedefliyor. EkoDoku, doğa bazlı kumaşlar ve geleneksel tekniklerden üretilen benzersiz bir koleksiyonun yaratılmasına öncülük etmeyi böylece de sürdürülebilir tekstilleri savunmayı ve resmi iş fırsatları yaratmayı amaç ediniyor.

Post image 'No Spend Challange': Ekonominin Mikro Trend Etkisi
'No Spend Challange': Ekonominin Mikro Trend Etkisi

GÜNDEM

Calendar 16 Ağu, 2024

TikTok trendleri dendiğinde aklınıza garip danslar, makyaj malzemeleri ya da kıyafetler geliyorsa algoritmanızı farklı içeriklerle beslemek isteyebilirsiniz. Çünkü ‘underconsumption core’ ve ‘de-influencing’ gibi trendlerle birlikte gelen gereksiz harcamadan kaçınma furyası ekonomik gerilemeyle birlikte ‘no spend challange’ olarak karşımıza çıkıyor.

Bir gün boyunca...

TikTok trendleri dendiğinde aklınıza garip danslar, makyaj malzemeleri ya da kıyafetler geliyorsa algoritmanızı farklı içeriklerle beslemek isteyebilirsiniz. Çünkü ‘underconsumption core’ ve ‘de-influencing’ gibi trendlerle birlikte gelen gereksiz harcamadan kaçınma furyası ekonomik gerilemeyle birlikte ‘no spend challange’ olarak karşımıza çıkıyor.

Bir gün boyunca hiç alışveriş yapmadan durabileceğinizi hayal edebiliyor musunuz? Peki ya koca bir ay boyunca? TikTok’ta içerik üreticileri, gereksiz harcama veya alışveriş yapmadan tam 30 gün geçirmeyi kendilerine meydan okuyorlar: Kahve yok, atıştırmalık yok, paket servis yok ve kesinlikle yeni kıyafet, takı ya da makyaj malzemesi yok! Trendin temel amacı mali durumlarınızı sıfırlama düğmesine basmak ve bu sayede harcamaların ne kadarının gerekli ve gerçekçi oldu

Bir “harcama yapmama” ayının kuralları basit: Kira, faturalar, market alışverişi ve yakıt gibi harcamalara para harcanabiliyor ancak geri kalan her şey “almama” listesine giriyor. Ne kadar cazip olursa olsun, kitaplar, sinema biletleri, kıyafetler, cilt bakımları, manikür, barda içecekler veya diğer gereksiz şeyler için ödeme yapmamak temek amaç. Böylece ayın sonunda ne kadar para biriktirilebildiği ve bu parayla anlamlı bir yatırım yapılıp yapılamayacağı gözden geçirilmiş oluyor. Bunun yanı bu ‘challange’ı deneyenler parayla ilişkilerini gözden geçirip alışverişi bir dopamin deposu olarak kullanıp kullanmadıklarını da analiz ediyorlar.

Post image Anti-Corporate Influencers: Toksik İş Kültürü Mercek Altında
Anti-Corporate Influencers: Toksik İş Kültürü Mercek Altında

GÜNDEM

Calendar 02 Ağu, 2024

İşinize bayılmıyorsanız yalnız değilsiniz Gen-Z de size katılıyor ama bir farkla: Genç Y ve Z jenerasyonları toksik şirket kültürüne dair şikayetlerini online dünyada açıkça paylaşıyor. O kadar ki ofislerinin ne kadar işlevsiz olduğunu göstermek için toplantılardan ses kayıtlarını bile paylaşabiliyorlar.

İş arama sürecini kayda alıp kendisine sunulan teklifin...

İşinize bayılmıyorsanız yalnız değilsiniz Gen-Z de size katılıyor ama bir farkla: Genç Y ve Z jenerasyonları toksik şirket kültürüne dair şikayetlerini online dünyada açıkça paylaşıyor. O kadar ki ofislerinin ne kadar işlevsiz olduğunu göstermek için toplantılardan ses kayıtlarını bile paylaşabiliyorlar.

İş arama sürecini kayda alıp kendisine sunulan teklifin yetersizliğini açıkça ortaya koyanlardan, bitmeyen toplantıların ne denli işlevsiz olduğunu vurgulayanlara birçok TikTok kullanıcısı #HateMyJob gibi hastag’ler altında işlerinin olumsuz yönlerini açıkça paylaşarak LinkedIn’de övgüler düzülen ‘corporate’ yaşam tarzının toksik yönlerini açıkça ortaya koyuyor. Ortak şikayetler arasında çalışanlarının her bir adımını gölge gizi izleyen (mikro manager) yöneticiler, kolaylıkla bir mail olabilecekken saatlerce süren toplantılar, verilip tutulmayan iş yeri koşullarını iyileştirme sözleri ve yapılan işlerin değersizleştirilmesi yer alıyor. Pek çok kişi işinin yarattığı stres nedeniyle pazar günlerini korku içinde geçirdiğinden ve ödenen ücretlerin yapılan işler ve büyüyen enflasyona oranlığında ne denli düşük kaldığından söz ediyor. Aslında bu çalışanların iş yerlerindeki kötü koşullara karşı gösterdiği ilk tepki değil. Bundan birkaç ay önce Çin’de çalışanların düşük ücretler ve kötü çalışma koşullarını protesto etmek için ofise pijamalarıyla gelişi de ‘corporate’ kültürün yeni nesille aynı şekilde devam edemeyeceğinin ip uçlarını veriyordu.

Profesyonel yaşamda moraller düşük. allup’un 2023 Küresel İş Yeri Durumu Raporu, çalışanların neredeyse 10’da 6’sının işlerini sessizce bıraktığını ortaya koyuyor. Pew Araştırma Merkezi’ne göre, 2023 yılında genç çalışanların (18-29 yaş arası) %15’i işlerinden pek veya hiç memnun olmadıklarını bildiriyor.

Post image 'Underconsumption Core':
'Underconsumption Core': "Normal"i Trend Haline Getiren Akım

GÜNDEM

Calendar 19 Tem, 2024

Yeni bir trend mi yoksa normal hayat mı? TikTok’un yeni trendi ‘underconsumption-core’ yani abartılı tüketimden kaçınma aslında bize trendlerin bile yeni isimlerle kendini tekrar ettiğini kanıtlayan bir kavram.

Sanki bir moda akımıymışçasına ‘underconsumption core’ olarak adlandırılan bu trendde insanlar, sosyal medyada gördüğümüz dev giyinme ve makyaj odaları, ağzına kadar ürünlerle doldurulmuş buz dolapları...

Yeni bir trend mi yoksa normal hayat mı? TikTok’un yeni trendi ‘underconsumption-core’ yani abartılı tüketimden kaçınma aslında bize trendlerin bile yeni isimlerle kendini tekrar ettiğini kanıtlayan bir kavram. Zira geçtiğimiz yıl bolca bahsedilen ve övülen ‘de-influencing’ yani sosyal medyada övüldüğü için ürünleri satın almak yerine bu ürünlere dair gerçekçi değerlendirmeler sunma akımını destekliyor.

Sanki bir moda akımıymışçasına ‘underconsumption core’ olarak adlandırılan bu trendde insanlar, sosyal medyada gördüğümüz dev giyinme ve makyaj odaları, ağzına kadar ürünlerle doldurulmuş buz dolapları yerine kendi gerçekliklerini paylaşıyorlar. Az ancak yeterli sayıda kıyafet, makyaj malzemesi, ikinci el eşyalar, uzun yıllar önce alınmış ancak kullanılmaya devam eden parçaların karşımıza çıktığı bu akım abartılı tüketime karşı bir tez sunuyor. Öte yandan bunun yeni bir şey değil “normal yaşamın ta kendisi” olduğu sebebiyle de eleştiriliyor. Her halükarda, son birkaç yıldır artarak devam eden ekonomik gerilemenin sosyal medya kadar kürate edilmiş alanlarda bile gerçekliğe yer açtığı tartışılmaz bir gerçek olarak kendini gösteriyor.

Post image 'Blue Mind Theory': Deniz Tatilleri için İdeal Bir Bahane
'Blue Mind Theory': Deniz Tatilleri için İdeal Bir Bahane

GÜNDEM

Calendar 14 Haz, 2024

Yazı denizle bir araya gelmek olarak kodlayanlar için TikTok’un 15 milyon görüntülenmeye sahip yeni popüler terimi ‘blue mind theory’ deniz tatillerini haklı çıkaran bir teori olarak karşımızda.

Sosyal medya mavi zihin teorisini (blue mind theory) yeniden popüler hale getirirken, bu terimin ilk kullanımı aslında deniz biyoloğu Dr. Wallace J. Nichols’a ait. Suyun içinde veya yakınında olmanın...

Yazı denizle bir araya gelmek olarak kodlayanlar için TikTok’un 15 milyon görüntülenmeye sahip yeni popüler terimi ‘blue mind theory’ deniz tatillerini haklı çıkaran bir teori olarak karşımızda.

Sosyal medya mavi zihin teorisini (blue mind theory) yeniden popüler hale getirirken, bu terimin ilk kullanımı aslında deniz biyoloğu Dr. Wallace J. Nichols’a ait. Suyun içinde veya yakınında olmanın zihninizin sakin, meditasyon durumuna girmesine yardımcı olduğunu fark eden Nichols, 2025 yılında bu hisleri anlatmak için ‘blue mind’ ifadesini kullanıyor. Üstelik teori yalnızca bir iddiadan ibaret değil ve bilimsel verilerle de destekleniyor. Terapist Rachel Goldberg’e göre, araştırmacılar insanların beyinlerine bakmak için fMRI görüntülemeyi kullandılar ve su gibi doğal ortamlara maruz kalmanın, prefrontal korteksteki aktiviteyi gerçekten azalttığını buldular. Goldberg’ün Bustle ile paylaştığı açıklamalarına göre: “Parıldayan bir göl gibi sulu manzaralar ve çarpışan dalgalar veya köpüren bir nehir gibi sesler de vücudunuzdaki stres hormonu kortizolünü azaltmada başarılılar. Düşük kortizol seviyeleri ve azalan prefrontal korteks aktivitesi ileyse, en azından geçici olarak daha az endişeli hissetmek mümkün.”

preloader Lütfen bekleyin...
theMagger Banner
preloader
loading
icon icon icon icon icon
warning

Adblock'unuzu Kapatmaya Ne Dersiniz?

theMagger, sponsorluk ve reklamlarla gelişen bir platform.

AdBlock'unuzu kapatarak beraber büyüdüğümüz markaların yaratıcı reklamlarını görebilir; siz de bizlere dolaylı olarak katkıda bulunabilirsiniz.

Advertisement
Advertisement
Advertisement
Advertisement
Advertisement
Advertisement
Advertisement
Advertisement
Advertisement
Advertisement
Advertisement
Advertisement
Advertisement
Advertisement
Advertisement
Advertisement
Advertisement
Advertisement
Advertisement
Advertisement
Advertisement
Advertisement
Advertisement
Advertisement
Banner preview: https://www.adform.com/BannerTags/Views/Test/Test.aspx?id=76237634
Advertisement
Advertisement