Haberler

Son dönemde özellikle sokak yemeklerine fine-dining dokunuşları ekleyen restoranlarda sunulan tariflerin tek bir mutfak kültürüne ait olmadığını fark etmişsinizdir. Nordik ve Orta Doğu mutfakları, Uzak Doğu ve Fransız mutfakları gibi ilk bakıştı “o nasıl olacak” dedirten deneysel yaklaşımlar aslında yeni hibrit mutfakların habercisi.

Uzak yerlerden gelen zengin mutfak mirasını harmanlamayı ifade eden ‘third-culture cuisine’ terimi, küreselleşme nedeniyle yemekleri miras kalan mutfak gelenekleri ile birlikte büyüdükleri veya içinde çalıştıkları yemek kültürlerinin bir karışımı olan üçüncü kültür şefleri dalgasından doğuyor. 2024 yılına gelindiğinde, bu üçüncü kültür mutfaklarının bazıları başlı başına yeni birer kültür halini alıyor. Öyle ki, yeni paketlenmiş ürünlere ilham veren yemekler ve tatlarla karşılaşıyoruz. Örneğin; Cape Town restoranı FYN’nin baş aşçısı Bea Malherbe , Japon-Güney Afrika mutfağına odaklanıyor ve kabocha kabağı, Hokkaido balkabağı gibi malzemelerle Outeniqua springbok gibi yemekleri bir araya getiriyor. Los Angeles’ta ise Nankai Shochu’lar (votka ve viski karışımı olarak tanımlanan damıtılmış bir Japon içkisi) Japon tarzı İtalyan kokteylleri oluşturmak için İtalyan aperitivo alkollü içkilerle birleştiriliyor.